Türk ailelerinin vazgeçilmezi ay çekirdeği, kuruyemiş dükkanlarının en çok satılan çeşidi oldu. Hemen hemen her akşam keyifli sohbetler eşliğinde tüketilen ay çekirdekleri, uygun fiyatlı olmalarıyla da dikkat çekiyor. Bunun yanında sağlık açısından da birçok katkısı bulunduğundan dolayı aşırıya kaçılmadan tüketilmesinde uzmanlar açısından da bir sorun görülmüyor.
Ay çekirdeği (kavrulmuş – tuzsuz) ürünümüz, kalabalık ailelerin keyifli sohbetlerine eşlik etmek için sizleri bekliyor!
Kaju çeşitleri lezzetli tatlarıyla tüketicilerin vazgeçilmez ürünleri olarak karşımıza çıkıyor. Bağışıklık sistemini koruyan ve vücut direncini arttıran bir kuruyemiş çeşidi olduğundan dolayı, sağlıklı yaşamı benimseyen kişiler için de önemli bir atıştırmalıktır.
Kuruyemişçilerde en çok satılan çeşitler denildiğinde leblebi de üçüncü sırada ön plana çıkıyor. Mis gibi kokuları ve tok tutan yapıları sayesinde, bir yandan kişilerin iştahını açarken diğer yandan da tokluk hissinin yaşanmasına yardımcı oluyor. Günlük yaşantımızda tüketilebileceği gibi diyet listelerinde de sıklıkla rastlanıyor.
Ceviz çeşitleri kuruyemiş atıştırmalıkları arasında faydalarıyla ön plana çıkıyor. Bunun yanında birçok tatlıya ve yemeğe de ilave edilebilir. Tatlı içlerine ve üstüne süsleme katması amacıyla kullanılması mümkündür. Bunun yanında çocukların da sıklıkla tüketmesi gereken kuruyemiş çeşitlerinden biri olduğundan dolayı, ebeveynler okul çağındaki çocuklara sabah akşam ceviz yedirmelidir.
Yer fıstığı, muhteşem tatlarıyla yiyenlerin iştahlarını kabartıyor. Yediden yetmişe herkesin sevdiği bir kuruyemiş türü olan yer fıstıklarının zengin besin içerikleri de muhteşem bir lezzetin yanına sağlık katmaya yardımcı oluyor.
Tüm bunların yanında ülkemizin dört bir yanından gelen kuruyemiş çeşitlerine karşı ilgi oldukça büyük. Antep fıstığı, karışık kuruyemiş çeşitleri ve çok daha fazlası birçok kişi tarafından tercih ediliyor.
Tüketiciler, kuruyemiş satın alırken birçok özelliğe dikkat ediyor. Bunların başında ise tazelik geliyor. Hiç kimse bayat bir ürünü sevdiklerine ve kendisine sunmak istemez. Bu nedenle kuruyemiş dükkanı açacaksanız hızlı, taze ürünler bulunduran ve doğal bir tedarikçi ile çalışmanız gerekiyor.
Fiyat da son dönemlerde herkes için önemli bir kriter haline geldi. Tedarikçi firmanın fiyatları ne kadar düşükse direkt satıcının fiyatları da aynı oranda düşük olur. Böylelikle kaliteli ürünler ve düşük ücretler sunarak birçok müşteri kazanma şansını yakalayabilirsiniz.
Kuruyemişçi dükkanınızda ürünlerinizi sergilemek için en az 30 m² büyüklüğünde bir dükkana sahip olmanız gerekiyor. Ardından bir personel ile birlikte satış yapmaya başlayabilirsiniz.
Kuruyemiş dükkanının satışlarını arttırması için kaliteden hiçbir zaman ödün vermemesi gerekiyor. Her zaman taze ve doğal ürünleri müşteri ile buluşturmalısınız. Aksi takdirde bu serüven sizler için uzun sürmeyecek, müşterilerinize hitap edemeyeceksiniz.
Kuruyemişçi dükkanı için tedarik alışverişinizi Kuruyemiş Borsası aracılığıyla güvenle yapabilirsiniz. Toptan satışlarımızla uygun fiyatlı, doğal ürünleri sizlere sunuyoruz. Bu sayede sizler müşterilerinizin kalbini kazanırken bizler de tedarikçi firma olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
]]>Geleneklerimizde oldukça önemli bir yer kaplayan kuruyemiş dağıtımı söz konusu olduğunda, organizasyon sahiplerinin akıllarında ‘kına gecelerinde en çok dağıtılan kuruyemiş çeşitleri nelerdir’ sorusu yer ediniyor. Haydi gelin hep birlikte kına geceleri kuruyemiş çeşitlerini inceleyelim.
Kına geceleri için en çok tercih edilen kuruyemiş çeşidi, karışık kuruyemişlerdir. İçerisine birçok çeşitten konularak hazırlanır. Bu sayede misafirlerinize farklı lezzetler tattırma imkanı yakalayabilirsiniz.
Beşer kilogramlık paketlerimiz sayesinde ihtiyacınıza uygun toptan kuruyemiş satın almanız mümkün. Dilerseniz hazır karışık kuruyemiş çeşitlerini organizasyonlarınız için tercih edebilirsiniz. Dilerseniz de birçok çeşitten satın alarak kendiniz bir karışım yapabilirsiniz. Bu sayede değişik tatları bir arada toplama imkanı yakalayabilirsiniz.
Kuruyemiş Borsası olarak bizler, kına organizasyonlarınız için karışık kuruyemiş – lux ürünümüzü öneriyoruz. İçerisinde çıtır leblebi, badem, tuzsuz fıstık, Antep fıstığı ve kavrulmuş fındık bulunuyor. Zengin ürün çeşidi ve diğer karışık kuruyemiş çeşitlerine nazaran uygun fiyatı ile hem cebinizi hem de misafirlerinizi memnun etmenize yaracak bir kuruyemiş çeşididir.
Miktarı arttırmak ve her lezzetten paketlerin içerisine eklemeyi düşünüyorsanız evde kına organizasyonları için kuruyemişler hazırlayabilirsiniz. Bunun için sizlere ilk tavsiyemiz fındık ve fıstık satın almalısınız. Fındık içi (kavrulmuş) Ordu, satın alarak kına gecesi kuruyemiş paketinize harika tatlar eklemede ilk adımı atabilirsiniz. İkinci olarak ise fındık içi (kavrulmuş – tuzsuz) sayesinde paketi zenginleştirebilirsiniz.
Kına gecesi kuruyemiş paketlerinin olmazsa olmazı fındık ve fıstığı ekledikten sonra sıra diğer lezzetleri de ilave etmeye geldi. Fındık ve fıstık çeşitleri kadar badem de bir paketin içerisinde olması gerekenler arasındadır. Organizasyon sahipleri bütçe açısından kuruyemiş paketlerini değerlendirdiğinde badem diğerlerine nazaran biraz daha pahalı geliyor. Bu nedenle çeşitliliği arttırırken miktarı az tutmanızda paketler açısından bir sorun olmayacaktır. Fındık, fıstık gibi kuruyemişlere ağırlık verirken bademi biraz daha az tutabilirsiniz.
Hem bütçe olarak cebinizi zorlamayan hem de paketlerin içerisinde mutlaka olması gereken bir diğer kuruyemiş çeşidi ise leblebidir. Leblebiler, uygun fiyatları ve lezzetli tatlarıyla paketlerinizi doldurmanıza yardımcı olacak ürünlerdir. Beyaz leblebi ve sarı leblebi (kavrulmuş) ürünlerimizi mutlaka yerleştirmeniz gerekiyor. Bunun haricinde soya kaplamalı çıtır leblebi ürünümüzü de ekleyerek leblebiler arasında çeşitlilik katabilirsiniz.
Sizler için kına gecesi kuruyemiş paketlerinin içerisinde başlıca olması gereken çeşitleri sıraladık. Bunların haricinde Antep fıstığı, kaju, soslu ve kaplamalı kuruyemiş çeşitlerini de paketlere ilave ederek çeşitliliği arttırabilirsiniz.
]]>Düğünlerde en çok dağıtılan kuruyemişlerin başında kesinlikle fındık ve fıstık çeşitleri yer alıyor. Hem fiyatı hem de yenilebilme kolaylığı bu kuruyemiş türlerini ön plana çıkartan özelliklerdir. Kuruyemiş Borsasında yer alan fındık içi tuzlu, fındık içi (kavrulmuş) Giresun veya fındık içi (kavrulmuş) Ordu çeşitlerini düğünlerinizde ikram etmek üzere tercih edebilirsiniz. Besin değeri yüksek olan bu kuruyemiş çeşidi, her yaştan kişiye hitap edebiliyor. Yediden yetmişe herkes fındık severken Karadeniz düğünlerine ayrı bir hava katıyor!
Fıstık çeşitleri, düğünlerde en çok ikram edilen kuruyemişler listesinde fındık ile birinciliği paylaşan kuruyemişler arasında yer alıyor. Her bütçeye uygun fındık çeşidi bulunduğu gibi lezzetiyle misafirlerinize ekstra hitap ediyor. Yer fıstığı, uygun fiyatı nedeniyle en çok tercih edilen fıstık çeşididir. Fıstık içi (kavrulmuş – tuzsuz) ve fıstık içi (kavrulmuş – tuzlu) seçenekleri büyükler için ön plana çıkarken çocuklara da farklı seçenek arayışına girebilirsiniz. Soslu kaplamalı cips fıstık ve soya kaplamalı fıstık çocukların düğünü izlerken keyifle atıştırabileceği kuruyemiş çeşitlerinin başında yer alıyor.
Leblebi, düğün ve kuruyemiş sözcükleri aynı cümlede kullanıldığında akıllara ilk gelen kuruyemiş çeşididir. Uygun fiyatıyla ön plana çıktığı gibi yenilebilme kolaylığıyla da tercih ediliyor. Kuruyemiş Borsasında bulunan renk renk leblebi çeşidiyle düğün masalarınızı süsleyebilirsiniz. Çikolatalı leblebi ve şekerli leblebi rengarenk ürünlerini satın alarak misafirlerinizin hem göz zevklerine hem de damak zevklerine hitap edebilirsiniz.
Düğünler, kalabalık organizasyonlar olduğundan dolayı uygun fiyatlı ürünler ön plana çıkıyor. Uygun fiyatlarla kuruyemiş satın almak için toptan satış yapan firmaları tercih etmelisiniz. Kuruyemiş Borsasında yer alan beşer kilogramlık ürünler, sizlerin ihtiyacınıza uygun şekilde çokça kuruyemiş satın almanıza yardımcı oluyor.
Düğünlerde en çok tercih edilen kuruyemişler konusunda bir arayış içerisinde olan düğün sahipleri, hangi miktarda kuruyemiş alacağı konusunda da bir arayış içindeler. Küçük paketler halinde bir dağıtım yapacaksanız 200 kişilik bir düğüne 20 – 30 kilogram aralığında kuruyemiş yeterli olacaktır. Masalara tabaklar halinde koyacaksanız bu miktarı biraz daha arttırabilirsiniz
Düğünlerde karışık kuruyemiş ikramı en çok karşılaştığımız seçeneklerdendir. Her birinden biraz almak iyi bir seçenek olsa da karışık kuruyemişler hem organizasyon sahiplerinin uğraşını azaltıyor hem de misafirlerinizi memnun ediyor. Web sitemizde karışık kuruyemiş – kokteyl lux, karışık kuruyemiş – kokteyl special ve karışık kuruyemiş – kokteyl Osmanlı ürünleri bulunuyor.
]]>Nişanlarda en çok dağıtılan kuruyemişler, bazı seçme kriterlerine göre değişiklik gösteriyor. Birçok nişan sahibi için seçme kriterlerinin başında fiyatı yer alıyor. Bu tip organizasyonlar oldukça masraflı olduğundan dolayı en uygun kuruyemiş çeşidini bularak kendinizi bir nebze rahatlatabilirsiniz. Kuruyemiş Borsasında her bütçeye uygun kuruyemiş çeşidini bulabilirsiniz.
Nişanlarda en çok dağıtılan kuruyemişler arasında fındık ve fıstık çeşitleri ilk sırada yer alıyor. Fıstık içi (kavrulmuş – tuzsuz) ve fıstık içi (kavrulmuş – tuzlu) ürünlerimizle fıstıklardan oluşan bir kokteyl hazırlayabilirsiniz. Fındıklardan ise Fındık içi (kavrulmuş) Ordu ve Giresun ürünlerimiz ön plana çıkanlar arasındadır. Dilerseniz karışık kuruyemiş – kokteyl Osmanlı ürünümüzle uygun fiyatlarla misafirlerinize bir lezzet şöleni sunabilirsiniz.
Kuruyemişler yediden yetmişe herkes tarafından sevilen ürünlerdir. Ancak burada çocukları ayrı değerlendirmek gerekiyor. Çocukların damak ve göz zevklerine hitap eden kuruyemişler, nişan organizasyonlarının daha keyifli geçmesine yardımcı olabilir. Şekerli leblebi rengarenk ve soslu ürünlerimiz lezzetiyle büyükleri büyülerken renkleriyle çocukların kalbini kazandırıyor.
İster düğün ister nişan organizasyonları olsun herkesin kuruyemiş alırken dikkat etmesi gereken bazı özellikler bulunuyor. Bunların başında kesinlikle tazelik yer alıyor. Misafirlerinize ikram edeceğiniz kuruyemişler tazelik açısından kusursuz seviyede olmalıdır. Zengin besin içerikleriyle ön plana çıkan kuruyemişlerde bayat veya açıkta kalmış ürünler tercih ederseniz misafirleriniz bu ürünleri deneyimlemek istemeyecektir. Kuruyemiş Borsası sayesinde her ürünü en taze haliyle satın almanız mümkün. Özenle hazırlanan ürünlerimiz, nişan organizasyonlarınıza çok yakışacak!
Nişanlarda en çok tercih edilen kuruyemişler, görsel açıdan misafirlerinize en çok hitap edenlerdir. Tazelik, uygun fiyat ve diğer unsurları geride bıraktığımızda görsel açıdan güçlü olanlar ön plana çıkıyor. Bu konuda karışık kuruyemiş – kokteyl Osmanlı ürünümüz dikkatleri üzerine çekiyor. Zengin içeriği ve renkli görüntüsü sayesinde nişan organizasyonlarınıza fark katıyor.
Nişan organizasyonları için kuruyemiş seçerken fiyatlarına da dikkat etmeniz gerekiyor. Aslında bu tip organizasyonlar için seçim yaparken belirleyici unsurların başında fiyatı yer alır. Fındık ve fıstık gibi ürünler fiyat açısından daha makul seçenekler sunar. Leblebi de birçok çeşidiyle sizleri kuruyemiş konusunda memnun edecektir. Antep fıstığı, badem ve kaju gibi ürünler çerez paketlerinin fiyatlarını arttır. Bununla birlikte lezzeti nedeniyle bir çerez paketinde olmazsa olmazlardandır. Daha uygun fiyatlarla kuruyemiş satın almak istiyorsanız toptan satış yapan firmaları tercih etmelisiniz. Kuruyemiş borsası olarak bizler beşer kilogramlık paketlerle sizlere hizmet veriyoruz. Böylelikle hem toptan hem de ihtiyacınız kadar ürün satın alabilirsiniz.
Nişanlarda en çok tercih edilen kuruyemişler konusunda fındık ve fıstık ön plana çıksa da çekirdek çeşitleri de çerez paketleri için önemlidir. Dakota XL12 (Kavrulmuş – Tuzsuz) ve Dakota XL12 (Kavrulmuş – Tuzlu) seçeneklerimiz misafirlerinize tam anlamıyla bir lezzet şöleni yaşatmanıza yardımcı oluyor. Çerez paketlerinin içerisine bir miktar çekirdek ilave ederseniz hem görsel açıdan zenginlik kazandırmış olursunuz hem de lezzet oranını arttırabilirsiniz. Sizler de taze, uygun fiyatlı ve çok çeşitli kuruyemişler arıyorsanız Kuruyemiş Borsası ile doğru yerdesiniz!
]]>Düğün organizasyonlarının en çok tercih ettiği karışık kuruyemiş çeşitleri arasında karışık kuruyemişler ilk sırada yer alıyorlar. Kuruyemiş Borsasında bulunan karışık kuruyemiş – kokteyl lux ve karışık kuruyemiş – kokteyl special, sizlerin kuruyemiş ihtiyacını karşılayabilir.
Karışık kuruyemiş – kokteyl lux kavrulmuş yer fıstığı, çıtır leblebi, kavrulmuş badem, antep fıstığı ve kavrulmuş fındıktan oluşuyor. Kokteyl special ise Simbo kaju fıstığı, antep fıstığı, kavrulmuş badem, kavrulmuş Amerikan badem ve çok daha fazlasıyla sizlere beşer kilogramlık paketler halinde sunuluyor.
Düğün salonlarında misafirlere ikram için seçilen kuruyemiş çeşitlerinin başında fıstıklar yer alıyor. Fıstık, birçok çeşidiyle düğün organizasyonlarınıza renk katıyor. Antep fıstığı, kabuklu fıstık, soslu fıstık ve çok daha fazla çeşidiyle masaları dolduruyor. Fiyatının karışık kuruyemiş çeşidine nazaran daha uygun olması da daha çok tercih edilme sebeplerinin başında yer alıyor. Bu sayede her bütçenin düğünlerde ikram edebileceği bir kuruyemiş çeşidi olarak karşımıza çıkıyor.
Fındıklar da fıstık çeşitleri kadar düğünlerde ikram konusunda ön plana çıkıyor. Özellikle bu kuruyemiş çeşidinin kolay bir şekilde yenilebiliyor olması tercih sebeplerinin başında yer alıyor. Fındık içi (tuzlu) ve fındık içi (kavrulmuş) Ordu seçenekleri bu konuda Kuruyemiş Borsasında öne çıkanlar arasında yer alıyor. Oyun aralarında misafirlerinizin soluklanması adına en iyi tercihlerin başında yer alabilir.
Düğün salonlarında ikram edilen kuruyemiş çeşitleri denildiğinde karışık, fındık ve fıstık ürünleri ön plana çıksa da bazıları bu alışılagelmiş davranışın dışına çıkarak değişik lezzet arayışı içerisine giriyorlar. Lokum ve şekerleme ürünleri de düğün salonlarında ikram edilir. Ancak draje çeşidi ürünler pek fazla tercih edilmiyor. Çünkü burada ön plana çıkan konulardan biri yenilme kolaylığıdır. Düğünün doğal akışı içerisinde kimse elinin kirlenmesini istemez. Bu nedenle ele kirli hissi vermeyecek ürünlerin tercih edilmesi daha doğru olur.
Çikolata gibi eriyen maddelerle kaplı olan ürünlerin düğün salonlarında ikram edilmesi pek sık rastlanan bir durum değil. Ancak lokum ve benzeri ürünlerin ikramına rastlanır. Burada belirleyici unsur düğün salonunun sıcaklığı olmalıdır. Misafirleriniz ürünler erimeden yiyebilmeliler.
Düğün salonlarında ikram edilecek kuruyemiş çeşitleri, kolay yenilebilir olma özelliğine sahip olmalıdır. Misafirleriniz düğüne odaklanmışken bu akışa uygun bir şekilde yeme içme eylemlerini tamamlanmalıdır. Yenilmesi kolay olmayan ürünler misafirlerin düğüne odaklanmasını azalttığından dolayı yenilmeden masada kalıyor. Örneğin ay çekirdeği ve türevi ürünler düğünlerde ikram edilmek için pek uygun değiller. Bu nedenle fındık, fıstık ve karışık kuruyemiş çeşitlerine odaklanmanızı tavsiye ediyoruz.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu ise ürünlerin göze de hitap edebilmesidir. Masada çeşitlilik her zaman önemli bir konudur. Bu nedenle düğünlerde ikram edilen kuruyemiş çeşitleri arasında farklı lezzetlerin masanın çeşitli köşelerine yayıldığıyla da karşılaşıyoruz. Örneğin masada bir tabakta fındık, diğerinde fıstık, kaju, leblebi ve benzeri ürünler ayrı ayrı sunulabiliyor.
Sizler de düğünlerde ikram edilen kuruyemiş çeşitleri arayışı içerisindeyseniz Kuruyemiş Borsası aracılığıyla uygun fiyatlarla kaliteli ürünler satın alabilirsiniz.
]]>Ülkemizde kuruyemişin oldukça sevildiğini hepimiz biliriz. Öyle ki günün herhangi bir saatinde herhangi bir kuruyemiş çeşidinin zevkle tüketildiğini söylersek de yanılmış olmayız.
Ancak söz konusu yılbaşı olunca bu özel güne yakışacak en uygun, en leziz ve en besleyici kuruyemişlerin hangisi olduğu sorusuna yanıt vermek her zaman kolay olmayabilir. Özellikle farklı zevklere sahip insanların aynı yılbaşı sofrasını paylaşacak olması da bu durumu biraz daha zorlaştırabilir.
Öte yandan yılbaşı sofraları için vazgeçilmez belli başlı kuruyemiş çeşitleri de vardır. Bu kuruyemiş çeşitleri sadece lezzetleri ile değil aynı zamanda görsel sunumları ile de yılbaşı sofralarını şenlendirebilen etkiye sahiptir.
Biz de kaliteli ve lezzetli kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası olarak bu yazımızda yılbaşı sofrasına en çok yakışan ve sevilerek tüketilen kuruyemiş çeşitlerini ve başlıca özelliklerini sıralamak istedik.
Türkiye’nin en çok sevilen kuruyemişlerinden ay çekirdeği farklı birçok çeşide sahiptir. Tuzlu, tuzsuz, kavrulmuş veya çiğ… Her çeşidi sevilerek tüketilen ay çekirdeği, yılbaşı sofralarının olmazsa olmaz atıştırmalıkları arasında yer alır.
Lezzetli bir kuruyemiş olan ay çekirdeği aynı zamanda son derece faydalı bir kuruyemiştir. Özellikle iyi bir magnezyum kaynağı olan ay çekirdeği, kalp sağlığı için önem taşıyan E vitamini ve folat yönünden de oldukça zengindir.
Ancak siz yine de ay çekirdeğini aşırı tüketmemeye çalışın. Çünkü diğer birçok kuruyemiş çeşidi gibi ay çekirdeği de yağlı bir besin olduğundan aşırı tüketilmemelidir.
Lezzetli ve bir o kadar da besleyici bir kuruyemiş çeşidi olan kabak çekirdeği ile yılbaşı sofralarına sağlıklı bir boyut kazandırabilirsiniz. Ayrıca, tek başına sunabileceğiniz kabak çekirdeğini farklı kuruyemişler ile birlikte sunabilir, böylece görsellik de katmış olursunuz.
Yılbaşı sofrası için vazgeçilmez bir diğer kuruyemiş çeşidi de elbette yer fıstığıdır. Kabuklu, kabuksuz, tuzlu, tuzsuz, çiğ veya kavrulmuş gibi çeşitleri bulunan yer fıstığı birçok kişi tarafından severek tüketilir.
Protein kaynağı olan yer fıstığı aynı zamanda içerdiği potasyum ve magnezyum miktarı ile de insan sağlığına katkıda bulunur. Hem besin değeri bakımından zengin olması hem de lezzetli bir kuruyemiş olmasından dolayı yılbaşı masasında yer fıstığının da mutlaka bulunması gerektiği sonucuna ulaşabiliriz.
Özel günlerin en sevilen tadı Antep fıstığı, besleyici ve bir o kadar da gösterişli bir kuruyemiş çeşididir. Dolayısıyla kesinlikle yılbaşı sofranızda yer vermeniz gereken kuruyemişlerden bir tanesidir.
Ayrıca Antep fıstığı, geleneksel Türk mutfağında yalnızca tatlılarda değil yemeklerde dahi kullanılmaktadır. Bu da Antep fıstığının kültürümüzdeki önemini kolaylıkla ortaya çıkarır.
Karadeniz’in göz bebeği olan fındık, günlük hayatımıza renk katan tatlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkar. Enerji verici bir besin olan fındık, insan sağlığına olan faydaları ile de önemli bir kuruyemiştir.
Fındık çeşitleri, tek başına tüketildiği gibi tatlılarda ve ezmelerde de kullanılır. Özellikle Hamsiköy sütlacı adı verilen özel bir sütlaç türünün de vazgeçilmez bir parçasıdır. Görüldüğü üzere her açıdan mükemmel bir besin kaynağı olan fındık, yılbaşı sofrası içinde yer vermeniz gereken kuruyemişler arasında bulunuyor.
Fındık faydaları hakkında daha detaylı bilgi edinmek için Fındığın Faydaları ve Fındık İle Yapılabilecek Yemekler başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Özellikle kuru meyve çeşitleri ile mükemmel bir uyum sağlayan ceviz, lüks bir yılbaşı sofrasında bulunması gereken kuruyemişler arasında yer alır. Öyle ki cevizin omega-3 kaynağı olması da artı bir özellik olarak karşımıza çıkar.
Kendine has tadı ile badem, yine yılbaşı sofranızda yer vermeniz gerektiğini düşündüğümüz lezzetlerden bir tanesidir. Üstelik badem yalnızca atıştırmalık olarak değil, hemen her tür yemeğin malzemesi olarak da kullanılabilir.
Bu lezzetli kuruyemiş yılbaşı menünüzü süsleyen ana yemeklerinizden zeytinyağlılara, salatalardan çorbalara ve tatlılara kadar her şeyi mükemmel hale getirebilir.
Kaju faydaları bakımından en değerli kuruyemişler arasında bulunur. Özel ve lezzetli bir kuruyemiş olan kaju, yılbaşı sofrası için mükemmel bir seçenek olarak karşımıza çıkar. Ayrıca kaju, diğer kuruyemiş çeşitlerine göre biraz daha pahalı olması nedeniyle lüks bir kuruyemiş çeşididir.
Bu nedenle özel misafirleriniz ve en sevdiklerinizin olduğu masada mutlaka kajuya da yer vermelisiniz. Böylece kaju ile yılbaşı sofranızı zenginleştirebilir ve sevdiklerinize onlara ne kadar kıymet verdiğinizi bir kere daha gösterme fırsatı bulabilirsiniz.
Sarı leblebi veya beyaz leblebi fark etmeksizin her halini bayılarak tükettiğimiz leblebi, günlük olarak da çokça tercih ettiğimiz kuruyemişlerden biridir. Ancak bu durum, leblebiyi yılbaşında da tüketmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Her yaş grubuna hitap eden leblebi de mutlaka yılbaşı sofrasında olması gereken kuruyemişler arasındadır.
Yılbaşı sofrasına bambaşka bir tat katacak olan soslu mısır ile muhabbetin nasıl ilerlediğini fark etmek oldukça zor. Özellikle farklı kuruyemişler ile birlikte sunulduğunda şık bir görüntü oluşturacak mısır ile lezzetli bir kuruyemiş tabağı hazırlayabilirsiniz. Hatta eğer isterseniz patlamış mısır ile de birlikte sunum yapabilirsiniz.
Konu kuruyemiş olunca farklı çeşitlerin bir arada olacağı, tek tek seçim yapmak durumunda kalmayacağınız karışık kuruyemişler arasından istediğinizi seçebilirsiniz. Ayrıca, en sevilen kuruyemiş türlerini barındıran karışık kuruyemiş paketleri ile herkese hitap eden seçimler yapabilirsiniz.
Diğer yandan kendiniz de farklı kuruyemiş çeşitlerini karıştırarak bir kuruyemiş tabağı oluşturabilirsiniz. Ancak şunu da belirtmek isteriz ki herkes aynı kuruyemişten hoşlanmayabilir. Dolayısıyla bu durumu da göz önünde bulundurarak birbirinden farklı kuruyemiş çeşitlerini de yılbaşı sofranıza eklemenizi tavsiye ederiz.
Kuruyemiş Borsası olarak yılbaşı sofralarını güzelleştirecek kuruyemiş çeşitlerini ele aldık. Siz de aileniz ile birlikte keyifli bir yılbaşı akşamı geçirmek isterseniz farklı tatların bir arada olduğu bir yılbaşı sofrası hazırlayabilir, kuruyemiş çeşitleri ile masanızı renklendirebilirsiniz!
Ayrıca yılbaşı sofrasına yakışacak kuruyemişlerin kullanıldığı tatlı tariflerini bulabileceğiniz Kuruyemişlerin Taçlandırdığı Leziz ve Hafif Tatlılar başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
]]>Filtre kahve faydaları nelerdir bakmadan önce isterseniz filtre kahvenin tam olarak ne olduğundan bahsedelim. Filtre kahve, temelde öğütülmüş kahvenin bir filtre aracılığıyla süzülmesi işlemine dayanır. Farklı birçok ekipman kullanılarak elde edilebilen filtre kahve, Melitta Bentz’in icadına dayanır.
Alman bir kadın olan Melitta Bentz, kahveden gelen tortudan bıktığı için 1908 yılında bir kahve filtreleme yöntemi icat etmiştir. Hatta icat ettiği bu ürünün aynı yıl içerisinde patentini de almıştır. Böylece oldukça sevilen filtre kahvenin temelini oluşturmuştur.
Günümüzde pek çok aparat kullanılarak hazırlanabilen filtre kahve, özellikle 3. nesil kahve demleme ekipmanlarının giderek yaygınlaşması ile çok daha önemli bir konuma gelmiştir. Bu anlamda Chemex ve V60 gibi ekipmanlara rastlanabilir.
Öte yandan daha klasik yöntemler arasında yer alan French Press ise yine kendine has filtreleme işlemi uygulayarak, oldukça lezzetli bir filtre kahve deneyimi sunabilir.
Filtre kahvenin ne olduğunu kısaca anlattığımıza göre artık filtre kahvenin faydaları nelerdir bakabiliriz. Eğer herhangi bir sağlık probleminiz bulunmuyorsa düzenli olarak filtre kahve tüketerek sağlığınıza katkıda bulunabilirsiniz.
Bu noktada direkt olarak öğütülmüş filtre kahve tercih edebilir ya da çekirdek filtre kahve alarak kendiniz öğütebilirsiniz. Ancak filtre kahvenin faydalarından tam olarak yararlanabilmeniz için kahvenizi şekersiz olarak içmeniz gerekir.
O halde gelin filtre kahvenin faydalarına detaylı bir şekilde bakalım.
Filtre kahve, sinir sistemini uyaran bir içecektir. Buna ek olarak beyin fonksiyonlarının da hızlanmasına yardımcı olur. İçerisindeki kafeinin uyarıcı psikoaktif bir madde olması sayesinde konsantrasyon sağlar ve uyanık kalmaya yardımcı olur.
Filtre kahve içerisindeki kafein, yağ yakımını hızlandırıcı etkisi ile bilinir. Bu süreç sinir sisteminin uyarılarak “katekolamin” adı verilen bir maddenin salgılanmasını sağlar. Böylece vücuttaki yağ hücrelerinin yakımı gerçekleşir.
Filtre kahve, aynı zamanda adrenalin salınımını da tetikler. Bu salınım vücudun metabolizma hızını artırıcı niteliktedir. Ayrıca filtre kahve, içerdiği magnezyum ve potasyum miktarı ile de kan şekeri seviyesini düzenleyerek kişinin şekerli gıda isteğini azaltıcı bir etkide bulunur.
Özellikle diyet yaparken içilen sade bir kahve filtre, metabolizmayı fazlasıyla hızlandıracaktır. Ek olarak kahvenin yanında sizi tok tutacak birkaç adet çiğ badem veya ceviz tüketebilir, böylece sağlıklı tercihlerde bulunabilirsiniz.
Düzenli olarak tüketilen filtre kahve, karaciğer yağlanmasının önüne geçebilir. Böylece karaciğeri birçok rahatsızlıktan koruyabilir. Ayrıca, filtre kahvenin, karaciğerde meydana gelebilen siroz hastalığını da engelleyebilme durumu olabilmektedir.
Filtre kahvenin, kalp ve damar hastalıklarını azalttığı yönünde birçok bulgu vardır. Özellikle kalp krizi ve inme gibi problemlerin önüne geçtiği konusunda araştırmalar bulunmaktadır. Bu noktada, 2009 yılında yayınlanan bir araştırma, kahve tüketen kadınların tüketmeyenlere göre kalp hastalıklarına yakalanma durumunun çok daha az olduğu sonucuna ulaşmıştır.
Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının kesin bir tedavileri yoktur. Ancak bazı yöntemlerin bu hastalıkların önüne geçebileceği düşünülür. Bu yöntemlerden bir tanesi de düzenli olarak kahve tüketimi olarak kabul edilir.
Dolayısıyla filtre kahve, düzenli olarak tüketildiği takdirde Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltır. Ayrıca, yapılan bazı araştırmalara göre kahve içmenin Parkinson hastalığı riskini de belirli oranda azalttığı bulgularına ulaşılmıştır.
Filtre kahvenin vücuttaki adrenalin salınımını tetiklediğinden bahsettik. Bu salınım, fiziksel performansı da artırıcı bir etki sağlar. Özellikle herhangi bir spor ile uğraşan kişilerin, egzersiz programından yarım saat önce tüketeceği bir bardak filtre kahve, performans artırıcı bir etki sağlayabilir.
Ayrıca, filtre kahve ile birlikte spordan önce tüketilecek sağlıklı kuruyemişler de yine kişiye enerji vererek, spordan alınacak verimi artıracaktır.
Bu anlamda Spor ve Sağlık için Tüketmeniz Gereken Protein İçeren Kuruyemişler başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Filtre kahve, sadece tadı ile değil kokusu ile kişiyi rahatlatabilen bir içecektir. Aşırıya kaçmadan tüketilen filtre kahve, kişiyi depresif ruh halinden arındırmaya yardımcı olabilir. Böylece depresyona girme olasılığını da azaltabilir. Ancak çok fazla miktarda kahve tüketimi ise tam tersi etkiye neden olarak kişiyi sinirli ve agresif bir ruh haline sokabilir.
Filtre kahve, içindeki kafein sayesinde tip-2 diyabete karşı koruyucu bir etki oluşturabilir. Dolayısıyla filtre kahve tüketimi, insülin direncini azaltmaya yardımcı olabilir. Böylece kişinin insülin seviyesinin düzenlenmesine yardım edebilir.
Filtre kahve yapısındaki kafein ve protein miktarı ile sindirim sistemini rahatlatan bir etkiye sahiptir. Özellikle yemeklerden sonra içilen bir bardak filtre kahvenin bağırsak faaliyetlerini hızlandırdığı yönünde pek çok çalışma vardır.
Filtre kahve, antioksidan bakımından zengin bir içecektir. Öyle ki antioksidanlar, kişinin genç kalmasında ve hasarlı hücrelerin onarılmasında aktif rol oynayan son derece önemli bileşenlerdir. Ayrıca kahvenin yapısındaki polifenoller sayesinde de yaşlanmayı geciktirici bir etkisi olduğu bilinir.
Araştırmalara göre düzenli olarak kahve tüketimi bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Bu sayede kişiyi pek çok hastalıktan koruyabiliyor. Diğer yandan fazla miktarda tüketildiğinde ise tam tersi bir etkiye neden olarak kişinin bağışıklığını düşürebiliyor.
Abartıya kaçmadan tüketilen filtre kahvenin içindeki kafeinin, baş ağrısı üzerinde iyileştirici bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunun temel nedeni ise filtre kahvenin analjezik bir etki sunmasıdır.
Bu yazımızda sizler için son zamanların popüler içeceği haline gelen filtre kahve faydaları konusunu ele aldık. Siz de sağlığınıza olumlu bir katkıda bulunmak için düzenli bir şekilde filtre kahve tüketebilirsiniz. Ancak filtre kahve tüketirken aşırıya kaçmamaya dikkat edin. Aksi takdirde faydadan çok zarara neden olabilirsiniz.
Siz de filtre kahve alışverişiniz için Kuruyemiş Borsası’nı tercih edebilir; aromalı filtre kahve, sade filtre kahve çeşitleri arasından dilediğinizi seçebilirsiniz. Ayrıca filtre kahvenize eşlik edecek birbirinden lezzetli kuruyemiş çeşitleri ve kuru meyve çeşitleri ile de sağlıklı bir ara öğün oluşturabilirsiniz.
Son olarak birbirinden faydalı pek çok bilgiyi bulabileceğiniz blog sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın!
Öncelikle kayısı diyeti uygularken kayısının tek besin olduğu şok diyetlerden uzak durmak gerekir. Bu şok diyetler, sağlık açısından son derece tehlikeli sonuçları beraberinde getirebilir. Dolayısıyla kayısı diyeti yaparken farklı besin gruplarına da yer vermek oldukça önemlidir.
Özellikle karın yağlarını eritmeye yardımcı olan kayısı, her mevsim taze olarak bulunamayacağı için kuru kayısı çeşitleri ile de yapılabilir. İster kuru ister yaş, her iki kayısı çeşidi sayesinde kolayca kilo verebilmeniz mümkün. Peki hızlı bir şekilde kilo verdiren kayısı diyeti nasıl yapılır?
KAHVALTI
Not: Kayısı diyeti yaparken sabah ilk iş olarak aç karnına ılık su için ve ardından 2 adet kayısı tüketin.
ARA ÖĞÜN
ÖĞLE
ARA ÖĞÜN
AKŞAM
GECE
Not: Kayısı çayı için bir su bardağı kaynar suya 2 adet taze ya da kuru kayısıyı parçalayıp ekleyin. Ardından 2 dakika daha kaynatın ve ortalama 5 dakika kadar demlendikten sonra afiyetle tüketebilirsiniz.
Ayrıca bitki çayları hakkında merak ettikleriniz için A'dan Z'ye Bitki Çayları Rehberi: Faydaları ve Yapımı adlı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Sizler için örnek olacağını düşündüğümüz kayısı diyeti listesini paylaştık. Ara öğünlerde yardımcı gıda olarak tüketilen kayısı tercihinizi kuru ya da taze kayısı olarak yapabilir, kolay bir şekilde kilo verebilirsiniz.
Kayısı diyeti nasıl yapılır artık biliyorsunuz. Öte yandan kayısı diyeti uygularken dikkat edilmesi gereken bir takım durumlar vardır. Peki kayısı diyeti yaparken nelere dikkat etmek gerekir?
Kayısı diyeti konusunda detaylı bilgiler paylaştık. Öte yandan kayısının faydaları da saymakla bitmiyor. O halde gelin kayısı diyetine adını veren kayısının faydaları nelerdir, bir bakalım.
Kuru meyve çeşitleri arasında bulunan kayısı tam bir lif deposudur. İçerdiği yüksek lif miktarından dolayı kabızlığa karşı oldukça etkili bir meyve olan kayısı sindirimi kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir. Bu lifler, bağırsak hareketini destekleyerek yağ asitlerini hızlı bir şekilde parçalara ayırır. Böylece sindirim süreci kolaylaşır.
Kayısı, sindirimi kolaylaştırdığı gibi kilo vermeyi de destekleyen bir meyvedir. Öyle ki kayısı diyeti gibi bir diyet çeşidinin olmasındaki temel neden, kayısının kilo vermeyi hızlandırıcı bir etkiye sahip olmasıdır.
Kayısı, içerdiği lifler sayesinde tok tutmaya yardımcı olur. Bu sayede sağlıklı bir şekilde kilo vermenizi destekleyebilir ve metabolizmayı da hızlandırarak kilo vermeyi kolaylaştırabilir. Kayısı yanında tercih edebileceğiniz lezzetli kuruyemiş çeşitleri de sizi tok tutarak sağlıklı bir ara öğün imkanı sunacaktır.
Ayrıca Kuruyemiş Kilo Aldırır Mı? Ne Kadar Tüketmeli? başlıklı yazımız da ilginizi çekebilir.
Antioksidan açısından zengin olan kayısının yaşlanmayı yavaşlatıcı bir etkisi olduğu bilinir. Özellikle yapısındaki beta-karoten adlı antioksidan sayesinde cildin parlak ve genç kalmasına yardımcı olur. Ayrıca kayısı, cildi nemlendirme özelliğine de sahiptir.
Kayısı, potasyum ve likopen gibi antioksidan bileşenler içerir. Bu antioksidanlar, kan basıncını düşürerek kalp ve damar sağlığının korunmasına yardım eder. Özellikle öğün aralarında tüketilen kuru kayısı, kalp sağlığı açısından oldukça faydalıdır.
Kalsiyum açısından zengin bir besin olan kayısı, düzenli olarak tüketildiği zaman kemiklerin güçlenmesine katkı sağlayabilir. Bu sayede sağlıklı iskelet gelişimini de destekler. Ayrıca içerdiği vitaminler sayesinde kemik erimesiyle de savaşır.
Kayısı, göz sağlığı için son derece önemli olan A ve E vitamini açısından zengindir. A vitamini, göz yapısını korumaya yardımcı oldukça değerli bir vitamindir. Ayrıca A vitamini, gözün ihtiyaç duyduğu nemin üretilmesinde de rol oynar.
Buna ek olarak kayısı, yapısındaki retinol, beta-carotene ve zeaksantin ile göz sağlığını destekler. Diğer yandan, içerdiği E vitamini ise gözü oluşabilecek hasarlardan korumaya çalışır.
Kaliteli ve lezzetli kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası olarak bu yazımızda diyet listeleri arasında popüler olan kayısı diyetini ele aldık. Görüldüğü gibi kayısı, kilo vermeyi hızlandırıcı etkisi bulunan bir meyvedir. Bu nedenle diyet listelerinin vazgeçilmezleri arasında bulunur.
Siz de kayısı diyeti ile hızlı bir şekilde kilo verebilirsiniz. Ancak tekrar belirtmek isteriz ki diyeti uygulamadan önce mutlaka bir diyetisyene danışmalısınız.
Son olarak, sizler için hazırlamış olduğumuz diğer içeriklerimiz için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz!
Hamilelik dönemi, bebeğin anne karnındaki gelişimi için son derece önemli bir süreçtir. Bu dönemde, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimi meydana gelir. Dolayısıyla anne adaylarının yediği ve içtiği her şeye dikkat etmesi gerekir.
Hamilelik döneminde yeterli miktarda protein, karbonhidrat ve yağ alınmalıdır. Özellikle Omega-3 gibi yağ asitlerine sahip yiyecekleri tüketmek, bebeğin zihinsel gelişimine katkı sağlayacaktır. Bu noktada değerli yağlar içeren kuruyemiş çeşitleri tüketimine önem verilebilir.
Ancak hamilelikte kuruyemiş tüketimi sırasında tüketilen kuruyemiş çeşidi tuzsuz ve çiğ olmalıdır. Böylece fayda anlamında daha iyi sonuçlar elde edilebilir. Ayrıca gebelik sürecinde ilk 5 ayın bebek gelişimi için son derece önemli olduğunu da belirtmek gerekir.
Düzenli olarak belirli miktarda kuruyemiş tüketimi, anne ve bebek sağlığı için son derece faydalı olabilir. Ancak hamilelikte kuruyemiş tüketimi söz konusu olduğunda ilk olarak doktora danışılması gerekir. Ardından belirtilen porsiyonlarda kuruyemiş tüketilebilir.
Hamilelikte sıkça tüketilmesi gereken kuruyemişlerin başında ceviz, Antep fıstığı, fındık ve kaju gibi insan sağlığı için faydalı yağ asitleri içeren kuruyemiş çeşitleri gelir. Buna ek olarak hamilelikte kuru meyve tüketimine de önem verilebilir.
O halde gelin hamilelikte kuruyemiş tüketimi nasıl olmalı, hangi kuruyemiş çeşidinden ne kadar tüketilmeli, birlikte bakalım!
Bebeklerin beyin gelişimini destekleyen ceviz, besin değeri bakımından oldukça zengindir. A, C ve K vitaminleri içeren ceviz, aynı zamanda içerdiği sağlıklı yağ asitleri ile de ön plana çıkar. Omega 3 yönünden zengin olan ceviz, ek olarak fetüsün gelişimini destekleyen bakır içerir.
Hamilelik döneminde günde ortalama 3-4 adet bütün ceviz tüketilebilir. Böylece bebeğin gelişim süreci desteklenirken anne sağlığı da olumlu bir şekilde etkilenir. Ayrıca cevizin kalsiyum, magnezyum ve fosfat içerdiğini de belirtmek gerekir. Bu sayede ceviz, bebeklerin kemik gelişiminde de rol oynar.
Fındık, folat içeren bir kuruyemiştir. Öyle ki folat, bebeklerde oluşabilecek beyin ve omurga problemlerini azaltmaya yardımcı olabilen bir vitamindir. Bu nedenle hamilelikte fındık tüketimine özen gösterilmesi gerekir. Ayrıca fındık da ceviz gibi Omega 3 bakımından zengin bir kuruyemiştir. Bu sayede bebeğin bilişsel gelişimine katkıda bulunur.
Bütün bunlara ek olarak fındık, erken doğum riskini azaltmaya yardımcı bir kuruyemiş çeşididir. Dolayısıyla erken doğumda meydana gelebilecek rahatsızları engelleyebilen bir özelliği vardır. Siz de günde 1 avuç fındık tüketerek bebeğinizin gelişimini destekleyebilirsiniz.
Tekli doymamış yağ asitleri yönünden zengin bir kuruyemiş olan Antep fıstığı, bu sayede gebelik dönemindeki lipid seviyesini dengeleyebilir. Ayrıca, Antep fıstığı, anne adayının bağışıklığının güçlenmesine yardımcı fenolik asitler barındırır. Böylece hem anne adayını hem de bebeği enfeksiyonlardan koruyabilir.
Protein miktarı ile de dikkat çeken Antep fıstığı, bebeğin kas ve kemik gelişiminin desteklenmesinde de önemli yere sahiptir. Bu nedenle günde ortalama 10 adet Antep fıstığı, hamilelik sürecini olumlu etkileyebilir.
Kaju faydaları bakımından oldukça değerli bir kuruyemiştir. Yüksek miktarda vitamin barındıran kaju, bebeğin beyin gelişimini desteklerken fiziksel gelişimine de katkıda bulunur. Ayrıca kaju, içerdiği demir miktarı ile de günlük demir ihtiyacının belirli bir miktarını karşılar.
Yüksek lif içeriğine sahip kaju, anne adaylarının bağırsak problemlerinin giderilmesine de yardımcı olabilir. Ek olarak anne adaylarının kemik ağrılarının azalmasına da yardım edebilir.
Dolayısıyla günde 4 adet kaju tüketmek hamilelik sürecini olumlu bir şekilde destekleyebilir.
Kalsiyum kaynağı olan badem, aynı zamanda fosfor, çinko ve potasyum içerir. Bu sayede bebeğin kemik ve diş gelişiminin desteklenmesine yardım eder. İçeriğindeki E vitamini sayesinde ise anne adayının cilt sağlığını koruyabilir.
Günde 1 avuç badem tüketmek hem anne hem de bebek sağlığı için oldukça önemlidir. Ayrıca anne adayının süt miktarını da artırabilen badem, sütün kalitesini de olumlu bir şekilde etkileyecektir.
İçerdiği protein miktarı ile ön plana çıkan yer fıstığı, bebeğin kas ve kemik gelişimine katkıda bulunabilir. Yer fıstığı, insülin seviyesinin dengelenmesine yardımcı bir kuruyemiştir. Dolayısıyla gebelik diyabeti adı verilen ve hamilelik döneminde ortaya çıkan rahatsızlığı da kontrol altına alabilir.
Manganez, magnezyum, fosfor ve B vitamini açısından zengin bir kuruyemiş olan yer fıstığı, bebeğin beyin gelişimini destekleyebilir. Günde yaklaşık 1 avuç yer fıstığı, hamilelik sürecinde hem bebek hem de anne sağlığını olumlu bir şekilde etkileyecektir.
Kabak çekirdeği, demir bakımından zengin bir kuruyemiştir. Öyle ki demir, kırmızı kan hücrelerinin üretimine katkı sağlayan bir mineraldir. Ayrıca kabak çekirdeği, hamilelik döneminde sıklıkla görülen uykusuzluk problemini de engelleyebilir.
İçerdiği çinko sayesinde DNA üretimine yardımcı olabilen kabak çekirdeği, bu sayede bebeğin hücresel gelişini de hızlandırıcı bir etkiye sahiptir. Bu nedenle günde ortalama 1 avuç kabak çekirdeği tüketmek, hamilelik dönemine katkı sağlayacaktır.
Hamilelik sürecinde fetüs gelişimini destekleyebilmek için yeterli miktarda folik asit alınması gerekir. Folik asidi en çok barındıran kuruyemişlerden bir tanesi olan ay çekirdeği ise bu anlamda bebeğin sağlıklı bir şekilde büyümesine ve omurilik gelişimine yardımcı olabilir.
Günde ortalama 10 adet ay çekirdeği tüketmek gebelik dönemine olumlu etkide bulunacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, tuzsuz ay çekirdeği tüketmek olacaktır.
Hamilelikte kuruyemiş tüketimi gibi kuru meyve çeşitleri de tüketilebilir. Ancak kararında tüketilmesi son derece önemlidir. Aksi takdirde vücutta çok fazla şeker yüklemesi meydana gelebilir. Bu dönemde, özellikle kuru kayısı ve kuru incir gibi kuru meyvelerin tüketimine önem verilebilir.
Kuru kayısı, hamilelik döneminde anne adayının bağırsak hareketlerini düzenleyebilir, ayrıca içerdiği demir sayesinde kansızlıktan da koruyabilir. İçerdiği potasyum ile de hem annenin hem de bebeğin kalp sağlığının korunmasına yardımcı olur.
Sahip olduğu mineraller ile dikkatleri üzerine çeken kuru incir ise anne adayının sütünü iyileştirebilir. Ek olarak kuru kayısı gibi sindirimi kolaylaştırabilen bir özelliği vardır. Dolayısıyla hamilelikte yeterli miktarda kuru meyve tüketimi, pek çok anlamda olumlu olabilir.
Kaliteli ve lezzetli kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası olarak bu yazımızda hamilelikte kuruyemiş tüketimi konusunu ele aldık. Söz konusu hamilelik olunca yalnızca annenin değil bebeğin sağlığının da düşünülmesi gerekir. Siz de düzenli bir şekilde kuruyemiş tüketerek hem bebeğinize hem de kendi sağlığınıza katkıda bulunabilirsiniz.
Bu anlamda kaliteli kuruyemiş çeşitlerini bulabileceğiniz Kuruyemiş Borsası’nı tercih edebilir ve güvenli bir şekilde alışverişinizi gerçekleştirebilirsiniz!
Mineral bakımından oldukça zengin olan dut pekmezi, dut meyvesinin sağlığını ve lezzetini diğer mevsimlere de taşıyabilmenin mükemmel bir yolu olarak karşımıza çıkar. Her ne kadar karadut ve beyaz dut gibi farklı dut türleri olsa da bütün pekmezlerin yapım süreci temelde aynıdır.
Şunu da belirtmek isteriz ki pekmez yapımında genellikle yaş dut tercih ediliyor olsa da dut kurusu ile de lezzetli bir dut pekmezi hazırlayabilirsiniz!
Kaliteli ve lezzetli kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası olarak yerli mahsül ürünlerimizden Ulukale yöresine ait dut kurusu ile lezzetli mi lezzetli bir dut pekmezi yapabilirsiniz!
O halde, dut pekmezi nasıl yapılır sorusunu yanıtlamadan önce bu leziz gıda için gerekli malzemelere bir bakalım:
Evet yanlış okumadınız! Lezzetli bir dut pekmezi tarifi için yalnızca dut ve su gereklidir. Eğer yeterli miktarda duta sahipseniz sizler için hazırladığımız bu yazımızı okuyarak en pratik ve en kolay şekilde dut pekmezi yapabilirsiniz.
1. Adım: İlk olarak elinizdeki dutları bir kabın içerisine koyun ve dutların üzerini bir miktar geçecek şekilde su ekleyin.
2. Adım: Dutun rengi kızarana kadar yaklaşık 45 dakika pişirin ve bu sırada hafif hafif karıştırın.
Ek Bilgi: Dut kaynarken üzerinde oluşan köpüğü dakikada bir almaya çalışın.
3. Adım: Kaynayan dutları bir tülbent yardımıyla boş bir tencerenin içine sıkın.
4. Adım: Dutu süzdükten sonra suyunu yaklaşık 15 dakika daha kaynatın.
5. Adım: Dut pekmezi kaynadıktan sonra kaplara paylaştırın.
6. Adım: Ardından pekmez dolu bu kapları güneş gören bir yerde en az 2 gün bekletin.
7. Adım: 2 günün sonunda pekmezi bir tülbent ile süzün ve cam kavanozlara koyun.
8. Adım: Artık pekmeziniz hazır! Eğer isterseniz buzdolabında veya ağzı sıkı bir şekilde kapatılmış olarak oda sıcaklığında muhafaza edebilirsiniz.
Afiyet olsun!
Dut pekmezi pişerken arada bir tadına bakın. Böylece tat anlamında herhangi bir sıkıntının oluşup oluşmadığını anlayabilirsiniz.
Kaynama sırasında çok fazla karıştırmamaya dikkat edin. Bu sayede dutların dağılmasının önüne geçebilirsiniz.
Pekmezi güneş gören bir yerde bekletiniz. Böylece tat ekşimesi gibi bir sorun ile karşılaşmazsınız.
Dut her mevsimde bulunması zor bir meyve olduğu için dut kurusu bu anlamda işinizi kolaylaştıracaktır. Ancak eğer kuru dut ile pekmez yapmayı tercih ediyorsanız su miktarını biraz daha arttırmanız gerekmektedir.
Pekmezin ekşimemesi için içerisine hiçbir zaman ıslak bir nesne değdirmeyin.
Dut pekmezi, lezzeti ile olduğu kadar faydalarıyla da dikkatleri üzerine çeken bir besindir. Peki 9 adımda yapılabilen, lezzeti ile özellikle kahvaltıların göz bebeği olan dut pekmezinin faydaları nelerdir?
Dut, demir açısından oldukça zengin bir meyvedir. Demir ise vücutta kan yapıcı etkisi ile bilinir. Özellikle pekmez şeklinde tüketilen dut, kansızlık tedavisinde kullanılan alternatif yöntemlerden bir tanesidir.
İçinde bulunan alkaloidler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan dut pekmezi, hastalıklara karşı en etkili vitaminlerden bir tanesi olan C vitamini içerir. Böylece hastalıklara karşı vücut direnci desteklemeye yardımcı olur.
Dut pekmezinin bir faydası da LDL olarak bilinen kötü kolesterolü dengelemeye yardımcı olmasıdır. Yapısındaki postasyum sayesinde kolesterolün dengelemesine yardım eden dut pekmezi, aynı zamanda dolaşımdan kaynaklı damar hastalıklarının önüne geçmeye çalışır.
Dut pekmezi kemik dokularının iyileşmesinde aktif bir role sahip olan kalsiyum ve demir içerir. Bu da kemik erimesi gibi birçok hastalığa karşı koruma sağlar. Özellikle gelişme çağındaki çocuklar için son derece önemli bir besin olan dut pekmezi düzenli bir şekilde tüketildiği takdirde kemiklerin güçlenmesine katkıda bulunur.
Dut pekmezi, hızlı bir şekilde kana karışabilen bir özelliğe sahiptir. Bu nedenle yorgun ve halsiz hissedildiği zamanlarda tüketilen dut pekmezi, vücudun anlık enerji ihtiyacını kolayca karşılayabilir.
Yüksek miktarda karbonhidrat içeren ve bu nedenle iyi bir enerji kaynağı olan dut pekmezinin 100 gramında yaklaşık 300 kalori bulunur. A vitamini, B1 ve B2 vitamini içeren dut pekmezi, yüksek miktarda karbonhidrata sahiptir. Dolayısıyla hem enerji verici hem de kilo aldırıcı bir etkisi vardır.
Dut pekmezi, yaşlılıktan kaynaklı birçok cilt probleminin karşıtı olan antioksidanlar ve A, C ve E bakımından zengin bir besindir. Bilindiği üzere antioksidanlar cilde zarar veren serbest radikalleri nötralize eder.
Buna ek olarak dut pekmezinde bulunan vitaminler de cildin yenilenmesine katkıda bulunur. Dolayısıyla düzenli bir şekilde tüketilen dut pekmezi, cilt sağlığını olumlu yönde etkileyeci bir özelliğe sahiptir.
Dut pekmezi, zengin içeriği ile karaciğerin işlevini arttırarak vücudu karaciğere bağlı rahatsızlıklardan koruyabilen bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda karaciğerdeki kanı arındırıcı bir etkisi bulunan dut pekmezi, karaciğerin güçlenmesine yardımcı olur.
Dut pekmezi enerji veren oldukça sağlıklı bir besin olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla günün herhangi bir saatinde tüketilecek dut pekmezi, yan etkilere sebebiyet verebilir. Peki yüksek besin değeri ile tam bir enerji deposu olan dut pekmezi nasıl tüketilir?
İçindeki karbonhidrat miktarından dolayı enerji verici bir özelliğe sahip olan dut pekmezi, genellikle kahvaltılarda yanında tahin ile tercih edilen bir besindir. Öte yandan gece tüketildiği takdirde hem kilo almanıza neden olur hem de gereksiz bir enerji patlamasına yol açabilir.
Kahvaltı haricinde pasta ve keklerde de kullanabilirsiniz. Bu sayede beyaz şekere de bir alternatif yaratmış olursunuz. Ek olarak boğazınızı yumuşatmak için ılık bir suyun içerisine ekleyeceğiniz bir kaşık pekmez ile çok daha iyi hissedebilirsiniz.
Bu yazımızda lezzeti ile olduğu kadar faydaları ile de adından söz ettiren dut pekmezi nasıl yapılır, dut pekmezinin faydaları nelerdir sorularını cevaplamaya çalıştık. Siz de dut pekmezi yapmak için Kuruyemiş Borsası ayrıcalığıyla taze ve lezzetli dut kurularına kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Eğer isterseniz birbirinden lezzetli diğer kuru meyveleri de inceleyebilir ve arzu ettiğiniz ürünü Kuruyemiş Borsası üzerinden hızlı bir şekilde sipariş edebilirsiniz!
Soya ya da latince adı ile Glycine Max, baklagiller familyasına ait bir fasulye çeşididir. Soya ortalama 1 ile 1.5 metre arasında bir boya sahip bir bitkidir. Kazık köklü bir bitki olan soya, 2 metreye kadar çıkabilen uzun kök boyu ve kalın kök yapısından dolayı oldukça güçlü bir kök sistemine sahiptir.
Genellikle farklı iklim bölgelerine uygun olan soya, aslında Doğu Asya kökenli bir bitkidir. Özellikle Çin, Kore ve Japonya’da uzun yıllardır ekilip biçilmiştir. Günümüzde dünyada birçok ülkede yapılan soya tarımı, 20 °C’nin altındaki ve 40 °C’nin üstündeki sıcaklığa sahip bölgelere uygun bir tarım değildir.
Ülkemizde de çok yüksek ve çok düşük sıcaklıkların olmadığı bölgelerde yetiştirilen soya, Trabzon, Rize ve Artvin olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesinde ve Trakya'da yetiştirilmektedir.
Soya fasulyesi ya da soya bitkisi; sütü, peyniri, filizi ve proteini ile geniş bir kullanım alanına sahiptir. Özellikle vegan beslenme tarzına sahip kişilerin en fazla tercih ettiği ürünler arasında yer alan soya, birçok tarife yakıştığı gibi besin değeri olarak da oldukça zengindir. Soya nedir öğrendiysek artık soyanın faydalarına bakabiliriz.
Soya insan sağlığı üzerindeki faydaları ile dikkatleri üzerine çeken bir bitkidir. İçerisindeki vitamin ve mineraller sayesinde birçok faydası bulunan soya son zamanlarda oldukça tüketilmektedir. Peki soya faydaları nelerdir?
Soya bitkisi, zengin lif kaynağı sayesinde sindirimi rahatlatan ve hızlandıran bir besindir. Sindirim sistemini rahatlatıcı etkisi ile kabızlık, sindirim problemleri ve bağırsak rahatsızlıkları yaşayanlar için doğal bir kaynaktır.
Soya, kansere yakalanma riskini azaltıcı antioksidanlar içerir. Bu antioksidanlar ise serbest radikallerin yayılmasını önleyici özellikleri ile ön plana çıkar. Özellikle prostat kanseri başta olmak üzere farklı türdeki kanser hücrelerinin oluşumunun engellenmesinde yardımcıdır.
Soyada yer alan lifler, sindirimi destekleyebileceği gibi kilo vermeyi de destekleyici olabilmektedir. Özellikle diyet listelerinde yer alan soya sütü, laktoz içermemesiyle şişkinlik problemlerinin de önüne geçebilen bir yapıdadır. Bu sayede soya sütü ile lezzetli smoothieler yapabilir ya da tek başına tüketerek formunuzu koruyabilirsiniz.
Soya sütü gibi şişkinlik problemlerinin neden olan inek sütüne alternatif badem sütünün yapımı için 6 Adımda Badem Sütü Nasıl Yapılır? adlı yazımıza bakabilirsiniz.
Soya bitkisinde bulunan E vitamini, kas yapısındaki güçlendirici etkisi sayesinde kas gelişimini destekleyici özelliğe sahiptir. Bu sayede düzenli soya tüketimi, kas hücrelerinin gelişmesine ve yenilenmesine yardımcı olmaktadır.
Soya bitkisinden elde edilen soya yağı, düzenli olarak uygulandığı takdirde ciltteki hyalüronik asit ve kolajen seviyesini arttırarak cildin elastik yapısını korumaya yardımcı olur. Ayrıca soyadan elde edilen yiyecekler bulunan doğal östrojen ise cildin genç kalmasına yardım eder.
Soyada bulunan magnezyum uyku kalitesini iyileştirmeye yardım eder. Bu sayede düzenli olarak tüketilen doğal soya ürünleri, rahat ve kaliteli bir uykuya yardımcı besinler olarak karşımıza çıkar.
İnsan sağlığı üzerindeki faydalarından dolayı soya bitkisi, oldukça değerli bir bitkidir. Hem ucuz hem de faydalı olan bu soya, zengin kullanım alanı ile de fark yaratan bir bitki olarak karşımıza çıkar. Peki faydaları kadar kullanım genişliği ile adından söz ettiren soyanın kullanım alanlarına gelin birlikte bakalım.
İnsanların tüketebileceği bir besin olmasının yanı sıra hayvanların da yemlerinde kullanılan soya aynı zamanda biyodizel üretiminde de kullanılmaktadır. Ayrıca tekstil sektöründe de dikkatleri üzerine çeken soya, eco-friendly (doğa dostu) kumaş üretiminde de yer alır. Peki soya hangi alanlarda kullanılır gelin birlikte bakalım.
Protein açısından zengin olan soya, insanların tüketebildiği bir bitkidir. Soya bitkisinden elde edilen soya sütü, soya fasulyesi, soya kıyması ve soya sosu ile farklı birçok yemek yapılabilir. Örneğin Asya mutfağının vazgeçilmezi miso çorbası, soyanın kullanıldığı bir yemektir.
Özellikle vegan beslenme tarzına sahip kişiler tarafından tercih edilen soya besinleri, hayvansal bir gıdadan edilecek protein miktarını da karşılamaktadır. Hatta soya bitkisinden elde edilen soya kıyması bugün birçok kebap restaurantının tercih etmiş olduğu inek etine de alternatif bir besin olarak karşımıza çıkar.
Soya, ayrıca kuruyemiş sektöründe de kullanılan bir bitkidir. Kavrulmuş olgun soya fasulyelerinden yapılan bir atıştırmalık olan soya fıstığı, aynı zamanda çiğ yer fıstığının soya sosuna batırılıp kavrulması ile de elde edilebilen bir kuruyemiştir.
Yer Fıstığının faydaları hakkında detaylı bilgi edinmek için Yer Fıstığı Faydaları Nelerdir? Kaç Kaloridir? adlı yazımızı okuyabilirsiniz.
Kaliteli ve lezzetli kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası ayrıcalığı ile satın alabileceğiniz soya kaplamalı fıstık; A, E, C vitaminlerinin yanı sıra demir, kalsiyum, magnezyum ve bakır ihtiyacınızı karşılamaya yardımcı bir kuruyemiştir. Günümüzde sevilen kuruyemiş çeşitlerinden bir tanesi olan soya fıstığı, lezzeti ve faydaları ile dikkatleri üzerine çeker.
Soya bitkisinden üretilen soya küspesi, hayvancılık sektöründe kullanılabilen bir besindir. Soyanın yağının çıkarılıp kalan kısmın öğütülmesiyle elde edilen soya küspesi, ucuz ve lezzetli bir yem kaynağıdır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların yemlerinde kullanılan soya küspesi, hayvanlar için de oldukça faydalı bir besindir.
Sindirimi kolay bir besin olan soya küspesi, içerisinde bulunan temel yağ asitleri, vitamin ve mineraller açısından değerli doğal bir kaynaktır. Soya küspesi, hayvan beslenmesinde kaliteli yem ihtiyacını karşılayabilen uygun fiyatlı bir besindir.
Soya bitkisinin belki de en önemli kullanım alanı soya yağı üretiminde kullanılmasıdır. Soya fasulyesi tanelerinin bir takım fiziksel işlemlerden geçmesi ile elde edilen soya yağı, bitkisel bir besin olması ile hayvansal yağ tüketmeyenler tarafından tercih edilebilmektedir.
Soya yağı, yalnızca yemeklerde değil aynı zamanda cilt bakımında da kullanılır. Özellikle cilt kırışıklarına iyi gelebilen ve cildi daha parlak göstermeye yardımcı olabilen içeriği ile birçok bakım ürününde kullanılmaktadır.
Petrol atığı olan parafinden yapılan mumların ne derece zararlı olduğu bilinen bir gerçektir. Parafin mumları çevreye toksik bileşikleri yayması ile insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere sahiptir. Özellikle astım hastaları üzerinde son derece tehlikeli olabilen parafin mumlar, kansere de davetiye verebilir.
Ancak parafin mumlara alternatif olabilen soya mumları, %100 doğal ve bitkisel bir kaynağa sahiptir. Bu nedenle parafin mumlarda bulunan toksik etkiler soya mumlarında bulunmamaktadır. Soya fasulyesinin yağı kullanılarak elde edilen soya mumları, ev ortamında da pratik bir şekilde yapılabilir.
Kimyasal birçok ürüne muadil olabilen soya, endüstrideki kullanımı ile de dikkat çeker. Toksik olmaması sebebi ile çevre dostu ürünlerin üretiminde kullanılan soya, birçok endüstri rününde tercih edilir. Örneğin, petrol bazlı mürekkeplere alternatif olan soya mürekkebi, yenilenebilir ve çevre dostu bir üründür.
Aynı zamanda soya bitkisinden üretilen soya köpüğü de birçok kimyasal maddenin yerine kullanılabilmektedir. Örneğin, buzdolaplarında, hidrolik sıvı üretiminde ve otomotiv endüstrisinde yer eden soya köpüğü bitkisel olması sebebi ile toksik etkilere neden olmamaktadır.
Soya bazlı yakıtların petrol bazlı yağlar kadar kaliteli olduğunu söyleyebiliriz. Biyodizel olarak adlandırılan bu yakıt, petrol gibi zararlı etkileri de barındırmaz. Daha da önemlisi, toksik değildir, yenilenebilir ve çevre dostu bir yakıt türüdür.
Kimyasal birçok maddenin ve petrolün kullanıldığı boya kalemleri insan sağlığı üzerinde son derece zararlı etkilere neden olabilmektedir. Ancak normal boya kalemlerinde kullanılan petrolün yerine soya yağı kullanılarak elde edilen soya bazlı boya kalemler, özellikle çocuklarının sağlığını düşünen bilinçli aileler tarafından tercih edilmektedir.
Günümüzde organik ürünlere olan ilginin giderek artmasıyla kullanım alanı genişleyen bitkisel ürünlerin başında yer alan soya, doğa dostu kumaşları ile vücuda zarar veren sentetik ürünlerin en iyi alternatifi sayılabilir.
Bitki kökenli kaşmir olarak da adlandırılan soyadan üretilen kumaş, aslında 1937’de Ford Motor Company’nin kurucusu Henry Ford tarafından soya fasulyesini tanıtmak için icat edildi. Henry Ford takım elbisesinde tercih ettiği soya bitkisini aynı zamanda Ford bünyesinde üretilen araçların koltuğundaki kumaşlarda da tercih etmesi ile bir fark yarattı.
Bu yazımızda faydaları ile dikkat çeken bir bitki olan soya nedir sorusunu cevaplamaya çalıştık. Görüldüğü gibi soya bugün kimyasal birçok ürüne muadil olarak kullanılabilen bir bitkidir. Aynı zamanda birçok yiyeceğin yapımında kullanılan bu bitki, besin değeri açısından da son derece değerlidir.
Son olarak, sizler için hazırlamış olduğumuz diğer içeriklerimiz için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Hurma; kurabiyeden pastaya birçok tatlıda kullanılmaktadır. Şekerin kullanıldığı birçok tatlıya da alternatif olan hurma, diyet tariflerinde sıkça rastladığımız bir meyvedir. Hurmalı tatlılar kilo verme sürecinde de tatlı isteğini kontrol altına alabilen yardımcı yiyecekler arasındadır. Peki hurmalı tatlı tarifleri nedir, bu tatlılar nasıl yapılır?
Önemli Bilgi: Aşağıda yer alan bütün tarifler damak tadınıza göre şekillenebilir, bu nedenle arzu ettiğiniz şekilde malzeme içeriğini arttırabilir ya da azaltabilirsiniz. Ayrıca porsiyonlar, malzeme oranı sabit tutularak kişi sayısına göre arttırılabilir ya da azaltılabilir.
İçerisindeki hurma sayesinde sağlıklı bir lezzet haline gelebilen hurmalı fit brownie, ister çayın yanına ister canınız tatlı bir şeyler istediğinde yiyebileceğiniz sağlıklı bir alternatiftir. Bu sayede gönül rahatlığı ile yiyebileceğiniz bir tatlı olarak karşımıza çıkar. Hurmalı fit brownie için ihtiyacınız olan malzemeler aşağıda belirtilmiştir.
Afiyet olsun!
Hem sağlıklı hem de lezzetli olan bu tatlı, çayınızın ve kahvenizin yanına en çok yakışan sağlıklı atıştırmalıklardan bir tanesidir. Yapımı oldukça pratik olan hurmalı toplar, kilo kontrolüne özen gösterdiğiniz dönemlerde de tatlı krizleri ile mücadele etmenizi kolaylaştıran bir hurmalı tatlı türüdür.
Afiyet olsun!
Hiç hurmanın dolması mı olur demeyin! Bizce çok da güzel oluyor. Temelinde dolma gibi hurmanın içinin doldurulması ile yapılan hurma dolması, özellikle pratik yapımı ile tatlı krizlerinin en hızlı çözümlerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.
Afiyet olsun!
Diğer hurmalı tatlı tariflerinden farklı olarak hurmalı muffin, toz şeker kullanımı ile ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle hurmalı muffin her ne kadar diyet yapanlar için uygun olmasa da lezzeti ile büyüleyici bir tat sunmaktadır.
Afiyet olsun!
7den 70e genellikle herkesin severek yediği muhallebi, geniş bir kitleye hitap eden bir tatlı çeşididir. Özellikle içerisine eklenen hurma ile birlikte lezzetine lezzet katan bir tatlı olan hurmalı muhallebi yapımı aslında oldukça basit!
Afiyet olsun!
Şekerden uzak duran bir kişiyseniz bu tarif tam da size göre! Çikolatanın yerini aratmayacak tadı ile hurma bar, pişmeyen, az malzemeli ve oldukça kolay yapılabilen bir tatlıdır. Özellikle diyet yapanlar için çikolataya mükemmel bir alternatif olabilen hurma bar, gönül rahatlığıyla yiyebileceğiniz bir tatlı çeşididir.
Zengin içeriğiyle dikkat çeken kaju hakkında hazırlamış olduğumuz Kaju Faydaları Nelerdir? Kajunun 9 Faydası adlı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Afiyet olsun!
Limonlu, vişneli hatta çikolatalı birçok cheesecake çeşidini denemiş olabilirsiniz. Peki hiç hurmalı cheesecake denediniz mi? Eğer henüz denemediyseniz hurmanın en yakıştığı tatlılardan bir tanesi olan hurmalı cheesecake tarifimize mutlaka bakmanızı öneririz.
Kreması İçin:
Tabanı İçin:
Afiyet olsun!
Hurmalı tatlılar arasında belki de en bilinmedik tatlı budur. Maamoul ya da Mamul, Orta Doğu ülkelerine ait bir hurmalı tatlı çeşididir. Mamul kelime anlamı olarak “imal edilmiş” anlamına gelmektedir. Kendi içerisinde birçok çeşide sahip olan mamul, genel olarak aşağıda yer alan tarif ile bilinir.
20 adet Medine hurması (ortalama 400 gram kadar)
1 tatlı kaşığı toz şeker
4,5 su bardağı un
Yarım kilogram irmik
1 çay bardağı pudra şekeri
Yarım paket tereyağı
1 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
1 adet yumurta
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı mahlep
Afiyet olsun!
Bu yazımızda lezzeti ile birçok insanı etkileyebilen hurmalı tatlı tariflerine değindik. Siz de hurma ile yapabileceğiniz tatlılar için Kuruyemiş Borsası üzerinden hurma çeşitlerine kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Eğer isterseniz birbirinden lezzetli diğer kuru meyveleri de inceleyebilir ve arzu ettiğiniz ürünü hızlı bir şekilde sipariş edebilirsiniz.
Son olarak, sizler için hazırlamış olduğumuz diğer içeriklerimiz için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Güney Amerika’da yüzyıllardır halk tarafından birçok hastalığın tedavisinde kullanılan bir altın çilek, tam bir şifa deposu olarak karşımıza çıkıyor. Peki sağlık için son derece değerli olan altın çilek faydaları nelerdir?
C vitamini kaynağı altın çilek, içerisindeki polifenoller ile bağışıklık sisteminizin korunmasına ve düzenlenmesine yardımcı olmaya çalışır. Özellikle kış aylarında, soğuk algınlığına karşı vücut direncini arttırmak için düzenli olarak altın çilek tüketebilirsiniz.
Altın çilek içerdiği yüksek lif oranı sayesinde yağ yakımını hızlandırıcı bir etkiye sahiptir. Bu özelliği ile uzun süren bir tokluk hissi verir. Aynı zamanda metabolizmayı hızlandırarak zayıflamaya yardımcı olur.
Düşük kalorili bir meyve olduğu için ara öğünlerde günde 2 kere toplamda 10 adet altın çilek kurusu tüketerek formda kalmayı kolaylaştırabilirsiniz. Tabii şunu da bilmek gerekir ki hiçbir yiyecek tek başına kilo verdirmez, bunun yanında diğer yediklerinize de dikkat etmeniz gerekir.
Tok kalmanıza yardımcı olabilen diğer meyvelerden bir tanesi olan hurma için Hurma Faydaları ve Vücut Sağlığına Etkileri adlı yazımıza bakabilirsiniz.
Ayrıca sizler için hazırlamış olduğumuz diğer yazılarımız için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Altın çilek faydaları bakımından, karaciğer ve böbrek sağlığını olumlu etkileyebilen bileşenleri barındırır. Lenfatik sistemdeki fazla yağın ve tuzun atılmasına yardım eder. Unutulmamalıdır ki karaciğer, vücudun ana detoks organıdır ve bu nedenle özellikle önemlidir.
Altın çilek, içerisinde barındırdığı A vitamininin aktif bir bileşeni olan beta karoten ve fenolik asit sayesinde kansere karşı koruyucu bir etki göstermeye çalışır. Sahip olduğu C vitamini ile hücrelerde biriken serbest radikallerin engellenmesine yardımcı olur. Bu sayede kansere karşı koruyucu bir etki sağlamaya çalışır.
Altın çilek, içerdiği yüksek potasyum ve K vitamini ile kemik sağlığınızın korunmasına yardımcı olmaya çalışır. Bilindiği üzere K vitamini, yağda çözünen bir vitamindir ve bu da hem kemik hem de kıkırdak sağlığı için oldukça önemlidir.
Düzenli olarak altın çilek tüketimi ile kemik ve iskelet sağlığı olumlu bir şekilde etkilenebilir. Böylece osteoporoz gibi kemik rahatsızlıklarına karşı bir koruma sağlanabilir. Ayrıca altın çilek, gelişim çağındaki çocuklarda omurga gelişimini desteklediğinden dolayı çocukların da tüketebileceği bir meyve olarak karşımıza çıkar.
Altın çilek, düşük glisemik endekse sahip bir meyvedir. Diyabeti olan kişiler için özellikle tavsiye edilen altın çilek, kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardımcı olur. Bu nedenle şeker hastaları tarafından da tüketilebilmektedir. Fakat her zaman söylediğimiz gibi daha önceden denemediğiniz bir yiyeceği tüketmeden önce doktorunuza danışmakta fayda var.
Altın çilek, linoleik ve oleik asit gibi yağ asitleri içerir ve bu bileşenler de kolesterolü düşürmeye yardımcı olabilmektedir. Ayrıca altın çilek, kandaki LDL olarak adlandırılan kötü kolesterolü düşürmeyi sağlayabilen bir çeşit antioksidan olan fitosterol içerir.
Altın çilek, göz hastalıklarına karşı koruma görevinde bulunan karotenoid açısından zengin bir meyve olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle içerisinde bulunan yüksek karotenoid miktarı sayesinde göz sağlığınızın korunmasına yardımcı olmaya çalışır.
Göz hastalıklarının önlenmesine yardımcı olabilen altın çilek, yaşlanmaya bağlı korneanın aşırı büyümesinin de önüne geçmeye çalışır. Ayrıca, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilen kataraktı da engelleyebilen bir etkisi vardır.
Karoten, B1 vitamini, B2 vitamini ve B3 vitamini içeren altın çilek içeriğindeki bu bileşenler sayesinde hafıza kaybının önlenmesine yardımcı olmaya çalışır. Siz de düzenli olarak altın çilek tüketimi ile gündelik hayatın yoğun temposundan kaynaklanan unutkanlıkların önüne geçebilirsiniz.
Altın çilek, cildin yaşlanmasını geciktirici olan antioksidanlar açısından zengindir. Ciltte hasara neden olan bileşiklerin oluşumunu engellemeye çalıştığı gibi ciltteki gerginliği de arttırmaya yardımcı olur. Böylece cildin daha genç ve sağlıklı olmasına katkı sağlar. Bununla birlikte cildi güneşin zararlı etkilerine karşı da korumaya çalışır.
Özellikle ara öğünlerin vazgeçilmezi olan altın çilek, kuru veya yaş olarak iki şekilde de tüketilebilir. Ancak altın çilek faydaları için eğer bu meyveyi tek başına yemeyi tercih etmezseniz birbirinden farklı şekillerde de tüketebilirsiniz. Peki altın çilek kullanımı için ipuçları nelerdir?
Siz de altın çilek faydalarından yararlanabilmek için Kuruyemiş Borsası üzerinden ürünlere kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Eğer isterseniz birbirinden lezzetli diğer kuru meyveleri de inceleyebilir ve arzu ettiğiniz ürünü hızlı bir şekilde sipariş edebilirsiniz.
Goji berry ana vatanı Tibet olan bir meyvedir. Kuşburnuna benzeyen, küçük kırmızı tanecikleri olan goji berry, sulu ve hafif ekşiye kaçan tatlı bir tada sahiptir. Canlı kırmızı tonları ile bilinen bu meyve binlerce yıldır Asya ve Uzak Doğu ülkelerinin geleneksel tıp yöntemlerinde kullanılmaktadır.
İçeriğindeki vitamin ve mineraller sayesinde tüm dünyada ilgi gören bir meyve olan goji berry, diğer birçok meyve gibi hem yaş hem de kuru olarak tüketilebilmektedir.
Kaliteli ve lezzetli kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası aracılığıyla goji berry gibi insan sağlığına faydalı kuru meyveleri tek tıkla satın alabilirsiniz.
Ayrıca kuru meyvelerin sıvı formu ile de faydalarından yararlanabilmek için Kuru Meyve ile Yapabileceğiniz 5 Komposto Tarifi adlı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Sahip olduğu vitamin ve mineraller sayesinde son derece dikkat çekici bir sağlık deposu olan goji berry, dünya genelinde “superfood” olarak adlandırılan bir meyve olarak karşımıza çıkıyor. Peki oldukça faydalı olan goji berrynin faydaları nelerdir?
Goji berry içerisindeki yüksek miktarda bulunan A ve C vitaminine ek sahip olduğu kuvvetli antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardım eder. Ayrıca vücuttaki önemli savunma mekanizmalarının yönetimine katkı sağlar. Bu sayede vücut direncini arttırarak kişinin hastalıklara karşı korunmasını sağlar.
Halsizliğe karşı olan etkisi nedeniyle geleneksel Çin tıbbında yorgunluğun giderilmesi için başvurulan goji berry, vücuda enerji vermesi ile bilinir. Küçük porsiyonlarda tüketildiğinde bile yüksek oranda enerji verebilen goji berry kişiyi halsizlik ve yorgunluğa karşı korumaya yardımcı olur.
Goji berry, içerisindeki vitamin ve mineraller sayesinde tıpkı kuru kayısı gibi sindirimi kolaylaştırıcı bir meyvedir. Ayrıca barındırdığı yüksek oranda lif miktarı sayesinde kişiye tokluk hissi verir. Bütün bunlara ek olarak yağ yakıcı bir özelliğe sahiptir ve diyet yaparken düzenli olarak tüketildiği takdirde kilo vermeyi hızlandırır.
Sahip olduğu antioksidan miktarı sayesinde yaşlanmayı geciktiren goji berry, cilde zarar veren moleküllerin seviyesini azaltır. Bu sayede kolajen gibi cilt yapısal moleküllerini üreten fibroblast hücreler ile cilde elastik bir görünüm kazandırmaya yardım eder.
Ayrıca, temel bir fitokimyasal olan beta-karoten içeren goji berry, ciltteki kırışıkları azaltmaya yardımcı olan ve cildin genel sağlığını koruyan bir etkiye sahiptir. Bu da yaşlanmayı yavaşlatarak kişiye daha genç bir görünüm sunar. Dolayısıyla düzenli olarak goji berry tüketimi ile kişi daha bir genç görünüme kavuşabilmektedir.
Goji berry, barındırdığı zeaksantin ve beta karoten gibi maddeler ile göz sağlığını korumaya yardımcı olur. Buna ek olarak, içeriğindeki A vitamini sayesinde görmeyi iyileştirebilen bir özelliği vardır. Böylece goji berry, göz sağlığını korumaya yardım ettiği gibi görmeyi de iyileştirebilen bir etkiye sahiptir.
Goji berry gibi A vitamini açısından zengin olan muzun faydaları için 13 Maddede Muzun Faydaları Nelerdir? adlı yazımızı okuyabilir muz hakkında detaylı bilgiler edinebilirsiniz.
İçerisinde bulundurduğu bileşenler ile stresin azaltılmasına yardımcı olan goji berry, depresyon ve diğer psikolojik sorunların da tedavisinde kullanılabilir. Bu özelliği ile goji berry, geleneksel Çin tıbbında uzun yıllar depresyon ile mücadelede kullanılan bir meyve olarak karşımıza çıkar.
Kolesterol, kalp hastalıklarının ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerinden bir tanesidir. Kalp damarlarında olumsuz etkiye sahip olan kolesterol, kalbin zayıflamasına ve ilerleyen safhalarda kalp krizine neden olabilir.
Goji berry tüketimi, kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL kolesterol seviyelerini azaltırken iyi kolesterol olarak adlandırdığımız HDL seviyesini arttırır. Böylece toplam kolesterol ve trigliserit değerlerini düşürmeye yardımcı olarak kişinin kolesterol seviyesini dengeler.
Geleneksel Çin tıbbında eski yıllardan beri diyabete karşı tedavide goji berry kullanılmaktadır. 2015 yılında yapılan bir araştırma ile özellikle Tip 2 diyabete karşı insülin seviyesini dengelemeye yardım ettiği kanıtlanan goji berry, kandaki şeker ve insülin seviyesini düzenleyici bir etkiye sahiptir.
Ayrıca, goji berry içerisinde olan betain maddesi ile diyabet hastalarında görülen rahatsızlıklara iyi gelebilmektedir. Eğer tatlı tüketmeyi seviyor fakat sağlık problemlerinizden dolayı tüketemiyorsanız gönül rahatlığıyla goji berry tüketebilirsiniz. Fakat tüketmeden önce yine de doktorunuza danışmakta fayda var.
Goji berry, yüksek miktarda antioksidan içerir. Antioksidanlar ise kansere karşı koruyucu olarak bilinir. Özellikle meme kanseri ve karaciğer kanserine karşı güçlü antioksidan özelliklere sahip olan goji berry kanserli hücrelere karşı koruyucu bir etki sağlamaya çalışır.
Sahip olduğu zeaksantin dipalmitat sayesinde karaciğer için oldukça faydalı bir meyve olan goji berry, karaciğer sağlığını iyileştirmeye yardımcı olur. Buna ek olarak karaciğerdeki yağlanmanın ilerlemesini önlemeye çalışır.
Goji berry uyku kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilen bir meyvedir. Siz de uyku kalitenizi iyileştirmek için goji berry tüketebilirsiniz. Ancak bu meyveyi erken saatlerde tüketmeye dikkat etmelisiniz. Eğer gece yatmadan önce tüketirseniz uyku kalitenizi iyileştirmek yerine uykusuzluk problemi ile karşılaşabilirsiniz.
Bu yazımızda oldukça faydalı bir meyve olan goji berry nedir, faydaları nelerdir sorularını cevaplamaya çalıştık. Görüldüğü üzere, goji berry tüketimi yaşlanmaya karşı savaştığı gibi insan sağlığı üzerinde de olumlu etkilere sahiptir. Siz de düzenli olarak goji berry tüketerek sağlığınıza katkıda bulunabilirsiniz.
Son olarak, sizler için hazırlamış olduğumuz diğer içeriklerimiz için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Muz, içerdiği vitaminlere ek olarak potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot açısından da oldukça zengindir. O halde sizler için 13 madde altında derlediğimiz muz faydalarına gelin birlikte bakalım.
Kompleks karbonhidrat ve potasyum kaynağı olan muz vücudun en önemli enerji kaynaklarından bir tanesidir. İçeriğindeki bu maddeler sayesinde enerji seviyenizi arttırmanıza yardımcı olur. Eğer halsizlik hissediyorsanız bir adet muz tüketerek eskisinden daha enerjik hissedebilirsiniz.
Muz içerisinde bulunan antioksidan bileşenler sayesinde vücudun savunma sistemine yardımcı olarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle mevsim geçişlerinde muz tüketmeniz hastalıklara karşı sizi koruyacaktır.
Yüksek B vitamini içeriği ile mutluluk veren meyvelerden olan muz doğal bir antidepresandır. Bu meyveyi tükettikten sonra vücut mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin üretmeye başlar. Stresi azaltıcı etkisi ile eğer kendinizi kötü hissederseniz muz yiyerek bu durumu azaltabilir ve ruh halinizi iyileştirebilirsiniz.
Muz önemli miktarda lif içerir ve bu sayede bağırsak faaliyetlerini rahatlatır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta muzun olgunlaşmış olmasıdır. Olgunlaşmış muzlar, kabızlıktan kurtulmaya yardımcı olabilecek bir lif ve potasyum kaynağıdır. Olgunlaşmamış muzlar ise kabızlığa neden olabilir.
Muz faydaları arasında cildi güzelleştirici etkisi de bulunur. Ciltteki dokuları besleyerek kolajen üretiminin artmasını sağlayan muz cilde nem vererek yaşlanmayı geciktirir. Ayrıca ciltte var olan lekeleri ortadan kaldırmaya yardım eder. Bütün bunlara ek olarak, ciltteki iltihapları azaltıcı etkiye sahiptir.
Muz önemli miktarda lif içerir ve bu sayede bağırsak faaliyetlerini rahatlatır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta muzun olgunlaşmış olmasıdır. Olgunlaşmış muzlar, kabızlıktan kurtulmaya yardımcı olabilecek bir lif ve potasyum kaynağıdır. Olgunlaşmamış muzlar ise kabızlığa neden olabilir.
Potasyum açısından oldukça zengin olan muzu düzenli olarak tüketerek kalp sağlığının korunmasına katkıda bulunabilirsiniz. Aynı zamanda içerisindeki potasyum sayesinde kalp hastalıkları için risk oluşturan atar damar sertleşmesinin önüne geçmeye çalışır.
Muz, her ne kadar kalsiyum açısından zengin olmasa da içerisinde fruktooligosakkarit bulundurur. Bu bileşen vücudun kalsiyum emilimini arttırarak kemiklerin güçlü olmasına katkıda bulunur. Böylece muz, içerisindeki fruktooligosakkarit sayesinde kemik sağlığını korumaya yardımcı olur.
Muz içerisindeki diyet lifi, dirençli nişasta ve B6 vitamininden dolayı Tip 2 diyabete karşı koruma sağlar. Vücuda yeterli miktarda diyet lifi almak kan şekeri üzerinde dengeleyici bir etkiye sahiptir. Bu nedenle diyabeti olanlar da dâhil olmak üzere herkes diyet lifi alımına önem vermelidir.
Muz içerisindeki karbonhidrat miktarından dolayı genellikle diyet listelerinde pek yer etmez. Günde bir adet yenilen muz, tok kalmaya yardım ettiği gibi kilo vermeyi kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir.
Ayrıca, içerisinde barındırdığı protein, lif, sodyum, potasyum, magnezyum ve vitaminler ile metabolizmayı hızlandırarak sindirimi kolaylaştırır. Bu özelliği ile de bilinenin aksine zayıflatıcı etkisi bulunur.
Magnezyum ve potasyum açısından zengin olan muz, insan vücudunda sentezlenemeyen bir bileşen olan triptofan içerir. Muzun içerisindeki bu maddeler kasları gevşetme ve rahatlatma özelliğine sahiptir.
Özellikle akşam saatlerinde tüketilen muz, serotonine ek olarak daha iyi uyumamıza yardımcı olan melatonin üretimini sağlar. Bu sayede uykusuzluğu azaltmak mümkün olabilmektedir.
İçerisinde A, C ve E vitaminlerini barındıran muz, tıpkı havuç gibi göz sağlığı için oldukça faydalıdır. Ayrıca, muz kabuğunun da göz hastalıklarına karşı koruma sağladığı bilinmektedir. Dolayısıyla muz faydaları için hem meyvesini hem de kabuğunu yiyebilirsiniz.
İyi bir antioksidan kaynağı olan muz içerisindeki vitaminler sayesinde kansere neden olan serbest radikallerin neden olduğu etkileri azaltmaya yardımcı olur. Böylece kansere yakalanma riskini azaltır. Özellikle böbrek ve kalın bağırsak kanserine karşı korunmak için düzenli olarak muz tüketmek önemlidir.
Bu yazımızda insan sağlığı üzerinde olumlu etkilere sahip olan muz faydaları hakkında bilgiler vermeye çalıştık. Gördüğünüz gibi muz tüketmenin cilt güzelliğinden insan sağlığına uzanan çok yönlü faydaları bulunuyor. Dolayısıyla siz de düzenli olarak muz tüketerek sağlığınıza yatırım yapabilirsiniz.
Muz gibi tropikal bir meyve olan ve sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunan mango faydaları için Mangonun Faydaları ve Kullanım Alanları adlı içeriğimize bakabilirsiniz.
Ayrıca, sizler için hazırlamış olduğumuz diğer içeriklerimiz için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Fındık yağı yapımında genellikle soğuk press yönteminden faydalanılır. Yöntemin mantığı kaliteli fındıkların uygun koşullarda toplanarak kurutulması ve preslenerek yağlarının çıkarılması şeklindedir.
Fabrikalarda kullanılan makinalar, uyguladıkları yüksek basınçla işlemin kolaylıkla gerçekleştirilmesini sağlar. Ancak her zaman satın alınan fındık yağının doğallığından emin olmak mümkün değildir. Bu nedenle fındık yağını evde kendiniz de yapmayı deneyebilirsiniz.
Fındıkların nasıl kavrulması gerektiğini öğrenmek için buraya tıklayın!
Eğer fındık yağını mutfağınızda sık sık kullanıyorsanız ev tipi pres makinelerinden faydalanabilirsiniz. Bu makineler sayesinde 3-4 kg fındıktan 1 kg yağ elde edersiniz. Ayrıca kalan bölümünü de fındık ezmesi olarak tüketebileceğinizden oldukça uygun fiyata sağlıklı ve doğal bir fındık yağı yapmış olursunuz.
Presleme makinelerinin kullanımı oldukça pratiktir. Fındığı, makinenin üst bölümünden bıraktığınızda hafifçe ısıtılarak yüksek basınç uygulanır. Alt bölümüne ise bir tepsi koymanız gereklidir. Bu bölgeden yağın aktığını göreceksiniz.
Presleme işleminin tamamlanmasından sonra şişelemeye geçmeden en az 12 saat beklemenizde fayda vardır. Daha sonra cam şişelere alarak saklayabilirsiniz.
Fındık yağı geniş kullanım alanlarına sahip bir esansiyel yağdır. Cilt sorunları için oldukça etkili olmakla birlikte saçların güçlendirilmesi ve bakımı için de kullanılır. Ayrıca zengin besin değerlerine sahiptir. Bu nedenle özellikle sağlıklı beslenmeye özen gösterenler tarafından sıklıkla tüketilir.
Fındık yağından saç ve cilt bakımı için faydalanabilirsiniz. Cildinize uygulamadan önce derinlemesine temizlik sağlayan bir ürünle cildinizi kirlerden arındırmalısınız. Daha sonra bir pamuk ya da parmaklarınız yardımıyla yağı cildinize uygulayabilirsiniz.
Fındık yağını cildinize gece uygulamanız daha uygun olur. Bu sayede vücudun biyolojik saatinden de faydalanarak cildin kendini yenilemesini hızlandırabilir ve bir sonraki güne hazırlayabilirsiniz. Düzenli kullandığınız fındık yağı sayesinde cildinizin daha parlak göründüğünü ve cilt sorunlarınızın azaldığını fark edebilirsiniz.
Fındık yağı saç bakımında da sıklıkla kullanılır. Duşa girmeden birkaç saat önce uygulayarak saçınızın yağı emmesini sağlayabilirsiniz. Yağı hafif ısıttıktan sonra köklerine gelmeyecek şekilde saçlarınıza uygulayabilirsiniz. Bir streç film ve daha sonra havluyla sararak saçlarınızın sıcak kalmasını sağlamanızda fayda vardır. Birkaç saat bekledikten sonra mümkünse zeytinyağı sabunu kullanarak saçlarınızı arındırabilirsiniz.
Saç ile cilt bakımında kimyasal içerikli ürünler kullanmayı tercih etmiyorsanız içeriğinde yer alan esansiyel yağ ve vitaminlerle doğanın gücünü yansıtan fındık yağından faydalanabilirsiniz.
Fındık yağı hoş aroması ve sağlıklı olması nedeniyle yemeklerde sıklıkla kullanılan bir yağdır. Yemeklerde ve kızartmalarda kullanabileceğiniz gibi salatalarınıza lezzet katmak için de faydalanabilirsiniz.
Özellikle içerisinde keten tohumu, çörek otu gibi sağlıklı tohumlar bulunan salatalarda muhteşem bir uyum yakalar. Karadeniz bölgesinde pek çok yemeğin içerisinde yer verilen yağı kurabiye ve yaylılarda da kullanmanız mümkündür.
Fındık ile yapabileceğiniz tarifleri öğrenmek için ise buraya tıklayın!
Kuruyemişler, içerdikleri omega-3 yağları ve antioksidanlarla oldukça sağlıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli olmanızı sağladığı gibi iştahınızı da kontrol altına almanıza yardımcı olur. Ancak ne kadar sağlıklı olursa olsun içerdikleri yüksek kalori nedeniyle kontrollü tüketilmelidir. Aksi takdirde kilo almanıza neden olabilir.
ABD’de yapılan ve 28 haftalık süren bir bir araştırmaya göre ise kalori hesabı yapılarak tüketilen kuruyemiş kilo aldırmıyor, aksine kilo vermeye yardımcı oluyor.
Ceviz, yüksek kalori miktarına sahip bir yiyecek olmakla birlikte aşırıya kaçılmadığı sürece kilo almanıza neden olmaz. 1 adet cevizin kalori miktarı yaklaşık 30 kcal’dır. Bu kalorin %80’i yağlardan, %6’sı ise karbonhidratlardan gelir. Günlük aldığınız kalori miktarına göre değişiklik gösterse de günde 4-5 adet ceviz tüketebilirsiniz.
Cevizi, sabah kahvaltınıza eklemeyi düşünebilirsiniz. Bu sayede içeriğindeki sağlıklı yağlar uzun süre tok kalmanızı sağlar ve gün içerisinde daha az acıkırsınız. Ayrıca Harvard Üniversitesi tarafından 10.000 kadın ve erkek üzerinde yapılan araştırma düzenli ceviz tüketiminin doğrudan kilo vermeye etkisi olmasa da göbek yağlanmasının azalmasına yardımcı olduğunu ispatlamıştır.
Yer fıstığı yağlı tohumlar olarak sınıflandırılan bir kuruyemiştir. İçeriğindeki kaliteli kalori barındırır ve diyet tariflerde de sıklıkla kullanılır.
İçeriğinin yaklaşık %50’si yağdan oluşur. Bu yağlar linoleik asitlerde oluşan doymamış özellikte olup sağlıklı yağlar olarak kabul edilir. Kalorisinin %20-25’ini ise proteinlerden sağlar. Bu nedenle uzun süre tok tutma özelliği vardır. Ayrıca kas kaybı yaşamak istemeyen sporcular tarafından da tüketilir.
Karbonhidrat içeriğinin oldukça düşük olması nedeniyle glisemik indekse dikkat ederek beslenenler tarafından da rahatlıkla tüketilebilir.
Purdue University tarafından eşit sayıdaki kadın ve erkek üzerinde yapılan araştırmada katılımcıların aldıkları yağ miktarını sabit tutarak diğer kaynaklar yer fıstığı ile değiştirilmiştir.
6 ay boyunca kilolarını sabit tutmaları istenmesine rağmen herhangi bir değişiklik yapmamalarına rağmen ortalama 3 kg vermişlerdir. Bu da yer fıstığı tüketiminin obezite riskini önemli miktarda azalttığını göstermiştir.
Yüksek potasyum ve magnezyum içeriğiyle sporcuların sıklıkla tükettikleri kuruyemişlerden birisi olan Antep fıstığının kilo aldırmaması için kontrollü tüketmek önemlidir.
30 gramlık 1 porsiyon Antep fıstığı yaklaşık yarım fincana eşdeğerdir ve ideal günlük tüketim miktarıdır. İçeriğinde 160 kcal bulunur. 13 gram yağ içerir ve 9 gramı doymamış yağ asitlerinden oluşur. 8 gram karbonhidratın 3 gramı liftir. Bu nedenle diyet listelerinde net karbonhidrat miktarı 5 gram olarak kabul edilir.
Yüksek B vitamini içeriği sayesinde beyin gücünü arttıran Antep fıstığı aynı zamanda hemoglobin oluşumunu hızlandırır. Bu sayede an hücreleri daha fazla oksijen taşıyarak metabolizmanızı hızlandırır. Hızlı metabolizma ise kilo vermenize yardımcı olacağından Antep fıstığının kilo verme sürecinde destekçi olduğu söylenebilir.
Zengin besin değerleriyle ön plana çıkan badem, diyet listelerinin popüler yiyeceklerinden birisidir. 30 gram olarak kabul edilen 1 porsiyonunda yaklaşık 160 kalori bulunur. Kalorinin önemli bölümü sağlıklı yağlar olarak da bilinen tekli doymamış yağ asitlerinden gelir.
1 porsiyonunda bulunan 6 gram protein, özellikle protein ağırlıklı beslenme programları sürdürenler tarafından sıklıkla tüketilmesini sağlar. Karbonhidrat içeriğinin ise büyük bölümü liflerden oluşur. Bu sayede kan şekerinizi dengede tutarak gün içerisinde yaşayacağınız açlık krizlerinin önüne geçebilirsiniz.
Tüketeceğiniz badem miktarını beslenme programınıza göre ayarlayabilirsiniz. Ancak günlük küçük bir kâseden fazlasını tüketmemenizde fayda vardır.
Türkiye’de en çok tüketilen kuruyemişlerden biri olan fındık, kan şekerini dengede tutma özelliğine sahiptir. Böylece fındık yediğinizde bir anda enerjinizin artması ve aynı şekilde düşerek tatlı krizine girmeniz söz konusu olmaz. Kan şekerini yavaşça yükseltir ve uzun saatler dengede kalmasını sağlar. Bu sayede kısa sürede acıkmaz ve yemek yeme isteği hissetmezsiniz.
Potasyum ve fosfor içeriğiyle kilo verirken de yardımcınız olan besinin insülin direncinin kırılmasında etkili olduğu bilinse de içerdiği yüksek kalori nedeniyle tüketilecek miktara dikkat edilmelidir. Günde ortalama 1 avuç fındık içi tüketmeniz yeterlidir. Ayrıca fındığı çiğ olarak yemenin daha faydalı olduğunu da unutmamalısınız.
Anavatanı Brezilya olsa da Türkiye’de de sevilerek tüketilen kuruyemişlerden biri olan kaju, yüksek miktarda doymamış yağ asidi içerirken şeker değeri oldukça düşüktür. Bu nedenle sağlıklı yağlar tüketip şeker miktarını en aza indiren ve yağ yakımını hedefleyen diyetlerde sıklıkla yer verilir.
1 avuç kaju yaklaşık 170 kcal enerji içerir. Kalorinin önemli bir kısmını yağlardan sağlar. İçeriğinde bulunan 9 gram karbonhidratın 1 gramı liftir. Bu nedenle diyet sürecinde yaşanan kronik kabızlık sorunları için idealdir. Formunuza dikkat ediyor ya da kilo vermek istiyorsanız günde 2 avuçtan fazla kaju tüketmemeye özen gösterebilirsiniz.
Diyet listelerinin favori besinlerinden birisi olan leblebi yüksek lif oranı ve düşük kalorisiyle bilinen bir yiyecektir. Uzun süre tok tutma özelliği bulunduğundan genellikle ara öğünlerde tüketilir.
Yaklaşık 1 fincan leblebi, 100 kalori içerir. Bu kalorinin %12’sini yağlardan, %32’sini proteinden ve %58’ini karbonhidratlardan sağlar. Ancak içeriğindeki karbonhidratlar basit özellikte olmadığından kan şekeri dengesizliklerine neden olmaz.
Beslenme programınızdaki diğer yiyeceklere göre değişmekle birlikte günde 2-3 kâse kadar leblebi tüketebilirsiniz. Ayrıca yanında ayran gibi sıvı gıdalar tüketerek, içeriğindeki liflerin midede şişmesini sağlayarak kolaylıkla açlığınızı bastırabilirsiniz.
1 avuç kabak çekirdeğinde 60 kcal bulunduğundan tüketim miktarına dikkat etmekte fayda vardır. Formunuza dikkat ediyorsanız günde birkaç avuçtan fazlasını tüketmemeye özen gösterebilirsiniz. Ancak porsiyon kontrolü yaptığınız sürece kabak çekirdeği kilo aldırmayacağı gibi zayıflamanıza da destek olabilir.
Texas Woman's University tarafından 400 kişilik bir yetişkin grubunda yapılan 6 aylık araştırma sonucunda ara öğünlerde kabak çekirdeği tüketmenin ana öğünlerde daha az kalori almayı sağladığı görülmüştür.
İçeriğindeki yüksek lif miktarı sayesinde yalnızca kendinizi tok hissetmenizi sağlamaz. Ayrıca bağırsaklarınızın daha aktif çalışmasına yardımcı olarak kilo vermenizi kolaylaştırır. Ancak vücudunuzun ödem tutmaması için tüketeceğiniz kabak çekirdeğinin az tuzlu olmasına özen gösterebilirsiniz.
Birbirinden lezzetli ve taze kuruyemişleri Kuruyemiş Borsası üzerinden tek tıkla sipariş verebilir ve uygun fiyat avantajlarından faydalanabilirsiniz.
Köpüklü Türk kahvesi yapmak için ayrıntılara dikkat etmek son derece önemli olup gözden kaçırdığınız en ufak bir ayrıntı kahvenizin köpüklü olmasını engelleyebilir.
Türk kahvesi hazırlarken cezveye öncelikle kahvenizi koymalısınız. Kullanılan miktar damak tadına göre değişmekle birlikte ideali, her fincan için 2 çay kaşığı kahve kullanmaktır. Eğer kahveyi daha sert seviyorsanız, kullanacağınız miktarı artırabilirsiniz. Ancak daha az kullandığınızda kahvenin köpüksüz olabileceğini aklınızda bulundurmalısınız.
Henüz kahve ilk kavrulma aşamasındayken yoğun miktarda karbondioksit salınımı gerçekleşir. Bu karbondioksitin önemli miktarı dışarı verilse de bir kısmı ise çekirdeğin içerisinde hapsolur.
Çekirdeğin Türk kahvesine uygun olacak şekilde en ince ayarda çekilmesiyle karbondioksit çıkışı hızlanır. Bu nedenle kahve ne kadar ince çekilmişse o kadar fazla köpük oluşur. Karbondioksit de kahvenin içeriğindeki protein ve kafeinin yanı sıra sonradan eklenen suyla bir araya gelince tepkimeye girer.
Ocakta kahvenin ısınmaya başlamasıyla gaz çıkışıyla birlikte çözünme hızı artarak köpük oluşur. Kahvenin yüksek ateşte pişirilmesi durumunda köpükler daha büyük şekilde oluşur ve kahveniz taşar.
Kahvenin bayatlaması, gereğinden fazla bekleyerek içeriğindeki karbondioksitin azalması anlamına gelir. Bu nedenle de kahve köpüğü oluşmaz.
Köpüklü Türk Kahvesi İçin Kahve Seçimi
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kahveniz yeterince köpürmüyorsa, köpüklü Türk kahvesi yapımının püf noktasının kahve seçimi olduğunu unutmamalısınız.
Türk kahvesi adını pişirme yönteminden alır. İçerisinde kullanılan kahve çekirdekleri ise Arabica cinsidir. Yalnızca yüksek rakımlı bölgelerde yetişebilen bu çekirdeğin üretimi oldukça zor olsa da bıraktığı lezzet oldukça başarılıdır. Eğer farklı cins çekirdeklerden üretilen kahveler kullanırsanız istediğiniz köpük oranına ulaşamamanız olasıdır.
Kullandığınız kahvenin kaliteli ve taze olmasına özen göstermelisiniz. Kuruyemiş Borsası’nın Türk kahvesi çeşitleri arasından damak tadınıza uygun olanı seçerek kullanabilirsiniz. Bade Bahçe’de yer alan tüm kahveler özenle seçilen kahve çekirdeklerinden üretilmiştir. Taze mahsuller, ideal zamanında toplanarak kurulur ve kavrulur. Çekildikten sonra uzun süre taze kalacak şekilde paketlenir.
Köpüklü Türk kahvesi tarifi yapmak için kullanacağınız cezvenin bakır olmasında fayda vardır. Bakır metalinin özelliği ısıyı yavaş bir şekilde iletmesidir. Bu sayede kahve bir anda pişerek taşmaz. İçeriğindeki karbondioksit yavaş yavaş açığa çıkar ve bakır cezvede yapılan kahvenin kıvamı daha yoğun olur. Ayrıca köpüğünün çok daha fazla olduğunu rahatlıkla fark edebilirsiniz.
Türk kahvesinin orijinali suyla yapılıyor olsa da tercihini daha yumuşak tatlardan yana kullananlar sütlü olarak da tüketebilir. Ayrıca dibek kahvesi de farklı bir alternatif olabilir.
Dibek kahvesi tarifi için tıklayın.
Sütlü Türk kahvesi için su ile süt eşit ölçülerde koyulmalıdır. Kahve miktarını 1 bardak için 1 tatlı kaşığı olarak ayarlayabilirsiniz. Şeker miktarını ise orijinal Türk kahvesine göre daha az tutmanızda fayda vardır.
Malzemeleri karıştırıp kahvenin çözünmesini sağladıktan sonra kısık ateşte pişirebilirsiniz. Kahve, sütle bir araya geldiğinde oldukça lezzetli ve yoğun bir köpük oluşturur.
Türk kahvesi makineleri, özellikle son yıllarda pratikliği sayesinde ön plana çıkar. Beklemenize gerek kalmadan birkaç dakika içerisinde kahve yapabilmenizi mümkün kılar. Ancak eğer kahve makinesiyle Türk kahvesi yapacaksanız makinenizin plastik malzemeden üretilmemesine dikkat edebilirsiniz.
Makinede yapacağınız kahvenin köpüklü olması için pişirme hızına etki edemeseniz de içerisine buzlu su koymak, kahvenin taze olması gibi ipuçlarını göz ardı etmemenizde fayda vardır.
Közde Türk kahvesi genellikle mangal sonrası kalan közle yapılsa da hızlı şekilde köze dönüşen kömürleri kullanarak bir tavada da hazırlamanız mümkündür.
Közde yapacağınız Türk kahvesinin köpüklü olması için dikkat etmeniz gereken en önemli nokta közün hafif geçmeye başlamasıdır. Henüz kırmızı kor halindeki közü kullandığınız takdirde kahve hızlı şekilde pişer ve istediğiniz sonucu elde edemezsiniz.
Közde kahvenin pişme süresi ocağa göre daha uzun olur. Bu nedenle suyun buharlaşmasının daha yoğun olacağını göz önünde bulundurarak su miktarını ayarlamalısınız. Her 2 fincan kahve için yaklaşık yarım fincan fazladan su ilave etmelisiniz.
Kahve, şeker ve suyu damak tadınıza uygun ölçüde ekledikten sonra karıştırmadan közün içerisine almalısınız. Kahve yavaş yavaş pişerek köpürmeye başlar. Ancak hemen kabarmaya başladığı gibi almayıp taşmasından bir önceki adımda işlemi tamamlamanızda fayda vardır. Böylece köpük oranı daha fazla olur.
Kumda kahve sahip olduğu köpükle ön plana çıkar. Dışarıda içtikleriniz genellikle özel kumda kahve makinelerinde yapılıyor olsa da evde de yapmanız mümkündür.
Kumda kahve için ihtiyacınız olan yalnızca akvaryumda kullanılan özel kumlardır. Bir tavanın içerisini 2 parmak kadar boşluk bıraktıktan sonra kumla doldurmanız gereklidir.
Ocağın altını açıp kumu ısıttıktan sonra bir kaşık yardımıyla ortasını açabilirsiniz. Bu alana daha önceden içine su, kahve ve kullanıyorsanız şeker koyduktan sonra karıştırdığınız fincanlarınızı koyabilirsiniz. Fincanların çevresini kumla sarmalı ve kahveler kabarana kadar beklemelisiniz.
Eğer kumda kahveyi 2’den fazla kişi için yapacaksanız fincan yerine doğrudan bakır cezvede de yapabilirsiniz.
En lezzetli Türk kahvesi tarifleri için ihtiyaç duyacağınız taze ve kaliteli kahveleri tek tıkla Kuruyemiş Borsası üzerinden satın alabilirsiniz.
Ek olarak, Türk kahvesinin faydalarını öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Kaju, aslında dört mevsim yeşil kalabilen bir ağacın meyvesidir. Kuruyemiş olarak tükettiğimiz kaju fıstığı da bu meyvenin çekirdeğidir. Fakat birçok meyveden farklı olarak bu meyvenin çekirdeği içinde değil, dışında bulunmaktadır.
Anavatanı Brezilya olsa da günümüzde dünyanın en büyük kaju üreticisi ve ihracatçısı Hindistan olarak bilinmektedir. Öyle ki bu ün kaju fıstığının adının Hint fıstığı olarak da bilinmesine de yol açmıştır.
Eğer ki siz de kaju fıstığı insan sağlığını nasıl etkiliyor diye merak ediyorsanız 9 madde altında derlediğimiz kaju faydalarına bir göz atalım.
Kaju içerdiği yağ miktarı sayesinde enerji veren bir besindir. Özellikle diyet yaparken yorgun hissedildiğinde bir avuç kaju tüketmek halsizliği ortadan kaldırır. İçerdiği vitamin ve mineraller ile de vücudu zinde tutmaya yardımcı olur.
Kaju faydaları ve sahip olduğu yüksek protein değeri ile sporcuların da vazgeçilmezidir. Spor öncesinde tüketilecek 1 avuç kaju, vücuda enerji verirken yağ yakımını da hızlandırır. Böylece daha verimli bir sonuç elde edilir.
Kaju faydalarına baktığımızda içerdiği birçok vitamin ve mineral sayesinde cilt sağlığını koruma konusunda önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. E vitamini açısından zengin olması hücrelerin yenilenmesine, sivilce, yara gibi sorunların düzelmesine yardımcı olur.
E vitamini içeren diğer kuruyemişlerden biri olan bademin faydalarına da buraya tıklayarak bakabilirsiniz.
Kaju, düzenli olarak tüketildiğinde cildin daha sağlıklı ve parlak olmasını sağlar. Ayrıca cildin daha genç görünmesine katkıda bulunur. Siz de daha genç ve parlak bir cilde sahip olmak istiyorsanız yeterli miktarda kaju tüketmeye çalışın.
Antioksidan özelliğine sahip olduğu için vücutta bulunan toksinlerin atılmasında etkin rol oynayan kaju, kolesterole de etki etmez. Günlük tükettiğiniz takdirde bu antioksidanlar sizi enfeksiyonlardan uzak tutar.
İçerdiği antioksidan sayesinde kaju, vücuttan sadece toksinlerin atılmasını kolaylaştırmakla kalmaz; aynı zamanda kilo vermeyi de kolaylaştırır. Metabolizmayı çalıştıran ve yağ yakımının hızlanmasına etki eden kaju, diyet listelerinde de ön planda yer almaktadır.
Saç dökülmesi gibi problemleriniz bulunuyorsa, bu muhtemelen bakır eksikliğinden kaynaklanır. Kaju faydaları ve içerdiği bakır sayesinde saç sağlığını olumlu etkileyecektir. Sağlıklı ve hızlı uzayan saçlara sahip olmak, kaju tüketmek için en geçerli sebebiniz olabilir.
Daha da ilginci, saç dökülmesini önleyeceği gibi saçların beyazlamasını da yavaşlatan kaju size daha genç bir görünüm verecektir.
Kemik sağlığı söz konusu olduğunda magnezyum ve kalsiyum alımının önemi artık herkes tarafından biliniyor. Özellikle çocuğunuzun kaju tüketmesini sağlamak, daha sağlıklı bir kemik yapısına sahip olmasını sağlayacaktır.
Ayrıca, kajunun faydaları hamilelik döneminde de kendisini gösterir. Bu dönemde tüketilen kajunun bebeğin kemik gelişimi açısından son derece faydalı olduğu bilinmektedir. Anne açısından da rahim ağrılarına iyi geleceği için doğumun ağrısız geçmesini sağlayacaktır.
Yoğun olarak magnezyum içeren kaju, kan basıncının dengelenmesini sağlar. Bu durum yüksek tansiyon problemi yaşayanlar için bir kurtarıcı olabilecek niteliktedir. Kan basıncını dengelemek ve yüksek tansiyon probleminden uzaklaşmak için düzenli olarak kaju tüketmek faydalı olacaktır.
Göz hastalıklarından korunmak için düzenli olarak kaju tüketmeniz önerilir. Başta "zeaksantin" olmak üzere çeşitli vitamin ve mineraller bakımından zengin olan kaju, göz sağlığını muhafaza ederek retinayı korur. Bu sayede görüşünüzü iyileştirdiği gibi gözünüzü de dış etkilerden uzaklaştırır.
Deliksiz ve rahat bir uyku… Kulağa ne kadar da hoş geliyor öyle değil mi? Özellikle akşam yemeğinden sonra bir avuç kaju tüketmek uykuya dalmanızı kolaylaştıracaktır. Böylece sabaha kadar uykunuz kesilmeden rahat bir uyku çekmenizde yardımcı olacaktır.
Çiğ olarak tercih edildiğinde kalp dostu kuruyemişlerden biri olan kaju, kalp sağlığı açısından oldukça faydalıdır. Günlük düzenli olarak tüketildiğinde kalp ritmini düzenlemeye yardımcı olur. Bununla birlikte kalp damarlarının fonksiyonlarını da iyileştirerek kişiyi birçok hastalıktan korur.
Kalbinizi korumak için kuruyemiş seçiminizi “dost” olanlardan yana yapmanız, kendiniz için bir iyilik yapmanız anlamına gelecektir. Tercih edeceğiniz kajunun kaliteli olmasına da özen göstermenizi tavsiye ederiz. Kuruyemiş Borsası size gereken kaliteyi sunacaktır.
Kajunun faydaları tüm aileye etki etsin ve çocuklarınız da severek tüketmek istesin diyorsanız bu tarifi not almanızı tavsiye ederiz.
Kaju Ezmesi Tarifi İçin Gerekli Malzemeler:
5 Adımda Kaju Ezmesi Tarifi
1. Adım: Kaju fıstığını robot ya da parçalayıcı kullanarak küçük parçalar haline getirin. (200 gr kaju ilk etapta fazlasıyla yeterli olacaktır.)
2. Adım: Yağı çıkana kadar parçaladıktan sonra geniş bir kabın içerisine alın.
3. Adım: Geniş bir kaba aldığınız kaju fıstığının üzerine 2 yemek kaşığı süt ekleyin, karıştırın ve 10 dakika boyunca sütü çekmesi için bekleyin.
4. Adım: Sonrasında yapmanız gereken şey bu karışıma 1 yemek kaşığı kadar sıvı yağ eklemek olacaktır. (Eğer kalorisi düşük olsun istiyorsanız kendi yağı da yeterli olabilir.)
5. Adım: Son olarak bu karışıma 3 kaşık süzme bal ekleyin ve iyice karıştırın. Hafif taneli bir fıstık ezmesi görünümünü aldığında, kaju ezmeniz hazır demektir.
Püf Noktası: Kaju ezmesini cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamak tadını korurken kullanım ömrünü de uzatacaktır.
Marketlerde pek sık rastlanmasa da evdeki imkânlarınızla, yukarıdaki adımları uygulayarak kendi kaju ezmenizi yapabilirsiniz.
Kaju ezmesi gibi evde oldukça pratik bir şekilde yapabileceğiniz fındık ezmesi tarifi için buraya tıklayabilirsiniz.
]]>Soğuk kahve yapımı sanıldığı kadar zor değildir ve pratik yöntemlerle tamamlanabilir. Bu yöntemleri uygularken dikkat etmeniz gereken bazı püf noktaları bulunur. Bu noktalara dikkat ettiğiniz sürece her zaman enfes soğuk kahveler hazırlayabilirsiniz.
Birbirinden lezzetli soğuk kahve tarifleri için püf noktalar şu şekilde sıralanabilir:
Soğuk kahve yapılışı kolay, tadı mükemmel olan bir içecektir. İçeriğindeki kafein ile bedeninize enerji ve canlılık verir. Bu yüzden gün içinde yorgun ve bitkin hissettiğiniz anlarda kurtarıcınız olabilir.
Karamel, fındık, badem ya da meyve şurupları ile tatlandırılan kahveler hafif bir tatlı olarak da tüketilebilir. Farklı aromalar ile zenginleştirmek istiyorsanız kahvenin içine vanilya ya da tarçın ekleyebilirsiniz.
İçerisindeki buzlar ile son derece ferahlatıcı olan bu içecek, şekerli ya da şekersiz olarak tüketilebilir. Şekerli soğuk kahve tarifi içinde yer alan şeker miktarını dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Dilerseniz birbirinden lezzetli tariflere geçelim:
İlk sırada sert içimi ile kahve sevenlerin her zaman ilk sırada tercih ettiği Cold Brew geliyor. Soğuk demleme yöntemiyle hazırlanan bu kahvenin demlenmesi 24 saat sürüyor.
Bir kavanozun içerisine 100 g çekilmiş kahve alıp üzerine 500 ml soğuk su koyarak demleme yapabilirsiniz. 24 saatin sonunda kahvenize buz küpleri ekleyerek içebilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta soğuk bir şekilde demleme yapmak ve kahvenin demleme süresine sadık kalmaktır.
Başka bir tarifimiz, fındıklı bademli latte. Bu tarifin püf noktası ise içine koyacağınız fındık ve bademlerin 12 saat öncesinden suda bekletilmiş olması. Kahvenizde kullanacağınız badem ve fındıkları Kuruyemiş Borsası güvencesi ile alabilir, çok lezzetli bir kahve hazırlayabilirsiniz.
Suda bekletilen badem ve fındıklar karıştırıcı ile ezilerek kahveye eklemek için hazır hale getirilir. Latte için bardağa bir shot espresso koyun ve ardından üzerine bardak hacmine göre soğuk süt ve buz ekleyin.
Dilerseniz espresso'yu önceden dondurabilirsiniz. Son olarak da çekilmiş fındık ve bademleri ekleyip karıştırın.
Üçüncü olarak sert kahve sevenler için buzlu kahve tarifi önerebiliriz. Bu tarifin püf noktası ise bir gün önceden kalan filtre kahveyi buz kalıplarına döküp dondurmak.
Dondurduğunuz filtre kahve kalıplarını kabın içine alıp üzerine taze filtre kahve eklemelisiniz. Ardından arzu ederseniz daha yumuşak bir içimi olsun diye su da ekleyebilirsiniz.
Türk kahvesi sevenleri düşünmemek olmaz. Bu tarifte size soğuk Türk kahvesi yapımını anlatalım. Bunun için 1 kaşık Türk kahvesine 150 ml kaynar su ekleyin. Daha sonra üzerine 5-6 adet buz küpü atın. Bütün bunları karıştırdıktan sonra servis edeceğiniz bardağa alabilirsiniz.
Üzerine dilediğiniz gibi süt ekleyerek tadını yumuşatabilirsiniz. Daha şekerli bir tat için fındık şurubu eklenebilir.
Soğuk kahve denilince akla ilk gelen tariflerden biri olan Frappe, buz gibi yapısıyla içinizi serinletir. Bu tarife mikser yardımıyla kahve, su ve şekeri iyice çırparak başlayabilirsiniz. Daha sonra bardağın içine buz parçaları atın ve karışımı bardağa dökün.
Soğuk süt ekleyerek hazır hale gelen Frappe dondurma ile tatlandırılır. Bu yüzden servis yapmadan hemen önce üzerine bir top dondurma ekleyerek harika bir sunum yapabilirsiniz.
Sütlü kahve tercih eden biri iseniz bu tarif tam size göre! Soğuk sütlü Mocha hem serinleten bir içecek hem de tatlı krizlerini yatıştıracak bir alternatif olabilir. Bu tarif için 1 kaşık kahve, 200 ml süt ve 4-5 buz küpü kullanılır.
Bütün bu malzemeleri blenderden geçirerek güzel bir karışım elde etmelisiniz. Daha sonra bir miktar sütü köpürterek köpük elde etmeniz lazım.
Kahve karışımını servis bardağına aldıktan sonra üzerine süt köpüğünü ekleyebilirsiniz. Köpüğün üzerine de çikolata sosu ya da karamel şurubu ile motifler yapabilirsiniz. Bu şekilde mükemmel bir sunum olacaktır.
Soğuk kahve nasıl yapılır sorusu kadar soğuk kahve yaparken hangi kahvelerin kullanılması gerektiği de kafanızı kurcalıyor olabilir.
Sıcak kahve yaparken nasıl birçok kahve türü kullanabiliyorsanız, soğuk kahvede de aynı şekilde farklı kahve türleri kullanabilirsiniz. Bu durum tamamen damak tadınıza bağlı. Bu nedenle soğuk kahve tarifi okurken aslında isteğiniz doğrultusunda kahve türlerini değiştirebileceğinizi unutmayın.
Bu tariflerde en çok kullanılan kahve ise filtre kahve çeşitleridir. Dilerseniz dünyanın farklı noktalarında yetişen kahve çekirdeklerinin öğütülmesi ile elde edilen dünya kahveleri arasından herhangi birini de kullanabilirsiniz.
Dünya kahveleri, aromaları bakımından değişiklik gösterebilir. En çok tercih edilen kahve çekirdekleri Arabica çekirdekleri olduğundan soğuk kahve yapımında da bu çekirdekler kullanılır.
Filtre kahve ya da espresso yapımında kullandığınız çekilmiş kahveyi de soğuk kahve tarifi denerken kullanabilirsiniz. Birbirinden lezzetli tarifleri denerken çikolata sosları, dondurma, krema ya da şuruplar ekleyebilirsiniz.
Tüm bunların yanı sıra Türk kahvesi de tercih edebilirsiniz. Böylece hem daha geleneksel bir tat elde etmiş olur hem de Türk kahvesinin eşsiz tadını bir de soğuk halde deneyebilirsiniz. Daha lezzetli bir tat içinse kahvenin taze olmasında yarar var.
Sadece kendiniz için değil, misafirleriniz için de soğuk kahveler hazırlayabilir ve muazzam sunumlar yapabilirsiniz.
İster eviniz ister işletmeniz için aroması yerinde, lezzetli, içimi güzel, birbirinden taze kahve çeşitlerini Kuruyemiş Borsası’ndan uygun fiyatlarla sipariş edebilirsiniz. Bu sayede soğuk kahvenin en kaliteli haline ulaşabilirsiniz!
Kahvaltıların vazgeçilmezi ev yapımı reçellerinize bir yenisini eklemek istiyorsanız kuru incir reçeli tam size göre! Bu reçel ile hemen her yerde bulabileceğiniz, her evde yer alabilen birkaç malzemeyi kullanarak enfes bir lezzet yaratabilirsiniz.
Haydi gelin, kuru incir reçeli nasıl yapılır sorusunu malzemeleri listeleyerek cevaplamaya başlayalım:
1. Adım: Kuru incirleri bol ve soğuk suda iyice yıkayın. 3 - 4 kez yıkama işleminden geçirmeniz gerekebilir. Yıkadığınız incirleri bir süzgece alın ve tamamen sularının süzüldüğünden emin olun.
2. Adım: Yıkanıp suyu süzülen incirleri küçük küçük doğrayın ve geniş bir kaba alın.
3. Adım: Geniş bir tencereye 5 bardak su ile 3 bardak şekeri alıp ocağın altını yakın ve orta ateşte şeker eriyip su kaynayıncaya kadar bekleyin. Kaynayan suya doğradığınız incirleri ekleyin ve 15 - 20 dakika pişirin.
4. Adım: Kuru incirleri 15 - 20 dakika pişirdikten sonra ocaktan alın ve iyice özdeşleşmesi için yarım saat dinlenmeye bırakın.
5. Adım: Pişen kuru incirleri dinlendirdikten sonra tekrar ocağa alın ve ocağın altını açarak 10 dakika daha pişirin. Ardından içine yarım limon suyu ve tereyağını da ekleyip bir 10 dakika daha kaynatın.
6. Adım: Ocaktan pişen kuru incirleri alın ve ilk sıcaklığını atması için bir beş dakika kadar bekleyin. Daha sonra içine ceviz ve fındık kırıkları ile susamı ekleyin. Mutfak içinde bir kenara alarak dinlenmeye bırakın. Bir iki saat sonra dinlenen ve soğuyan kuru incir reçelini cam saklama kaplarına ya da kavanozlara alabilirsiniz.
Kuru incir reçeli tarifi yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, belirli aralıklarla incir reçelini dinlendirmenizdir. Böylece reçelin kendine has koyu kıvamını kazanmasına ve kuru incirin tüm aromasını reçele geçirmesine yardımcı olabilirsiniz. Kuru incir reçeli yaparken dikkat etmeniz gereken diğer püf noktaları şunlardır:
Kuru incir reçelini yaptıktan sonra raf ömrünü uzatmak için ise saklama koşullarına uygun bir şekilde muhafaza etmek önemlidir. Hazırlanan reçeli soğuduktan sonra daha sağlıklı muhafaza edebilmek için cam kavanozlara da alabilirsiniz.
Cam kavanozları güneş ışığı almayan, kuru ve serin bir ortamda kapağını açmadan bir seneye kadar saklayabilirsiniz. Kapağını açtığınız kuru incir reçelini buzdolabında da muhafaza edebilirsiniz.
Kuru incir reçeli yaparken ihtiyaç duyacağınız kuru incir, ceviz ve fındık gibi kuruyemiş ürünlerine uygun fiyata sahip olabileceğiniz Kuruyemiş Borsası üzerinden ulaşabilirsiniz.
Taze ve kaliteli kuruyemiş ürünleri ile sektörün lider markaları arasında yerini alan Kuruyemiş Borsası, avantajlı ödeme seçenekleri ve uygun fiyatlarıyla sizleri bekliyor!
Kuru incir reçelinin yanı sıra ceviz reçeli hakkında bilgi edinmek için de buraya tıklayabilirsiniz.
Gümüşhane ve çevresinde dut, pekmez, süt, un gibi besin maddelerinin harmanlanıp kurutulması ile elde edilen köme, geçmiş dönemlerde evlerde çerez amaçlı tüketilirdi. Günümüzde dünyanın dört bir yanına ihracatının yapıldığı tatlı, Gümüşhane dendiğinde ilk akla gelen ürünlerin başında yer alır.
Ticari işletmelerin yanı sıra evlerde de geleneksel yöntemlerle dut hasadından sonra yapılan köme, 2002 yılında Gümüşhane işareti ile Türk Patent Enstitüsü tarafından tescillenmiştir. Osmanlı döneminde Gümüşhane’den saraylara köme ve pestil gönderildiğine dair kayıtlara da rastlanmıştır.
Tamamen organik bir ürün olan cevizli sucuk tatlısı, yani köme; kalori ve besin değeri açısından da zengindir. 100 gram köme yaklaşık 267 kalori, 5 gram protein, 15 gram yağ ve 26 gram karbonhidrat içerir. Lif açısından da zengin olan tatlı; sodyum potasyum, kalsiyum, demir mineralleri ile A ve C vitaminleri için iyi bir kaynaktır.
Genellikle dut kullanılarak yapılsa da bazı yörelerde dut yerini üzüme de bırakabilir. Sade tüketilebildiği gibi pikolalı ya da cevizli olarak da üretimi yapılan köme, özellikle çocuklar için iyi bir ara öğün seçeneğidir. Pikola, Karadeniz yöresinde en küçük yapıdaki fındığa verilen isimdir. Geleneksel köme yapımında pikola kullanılır.
Kömeyi lezzetinin yanı sıra cazip kılan bir diğer faktör de uygun şekilde muhafaza edildiğinde uzun süre raf ömrünü koruyabilmesidir. Kuru, nem ve ışık almayan bir ortamda bez bir torba ya da fırın kâğıdına sararak saklayabilirsiniz.
Ayrıca fırın kâğıdına sararak buzdolabı kapağının yumurtalık bölümünde ya da derin dondurucu da muhafaza edebilirsiniz.
Kömeye kendine özgü lezzetini veren, meyvenin ve kömenin içinde kullanılan cevizle pikolanın kalitesidir. Türkiye’deki köme üretiminin neredeyse %90’ı Gümüşhane’de gerçekleştirilir.
Kentte 50 binin üzerinde dut ağacı vardır ve devlet tarafından da köme üretimini artırmak amacıyla dut bahçeleri oluşturmak için destek verilir.
“Köme nedir?” sorusunu yanıtladıktan sonra köme tarifi aşamalarına geçebiliriz. Kaliteli bir enerji kaynağı olarak sağlıklı beslenme listelerinde yerini alan köme yapımında geleneksel olarak dut kullanılsa da üzüm, vişne, incir, erik gibi meyveler de kullanılabilir.
Yaz meyvelerini kış mevsimine taşımanın en lezzetli yollarından biri olan köme sayesinde yazın enerjisini kasvetli soğuk kış günlerinde de hissedebilirsiniz.
Köme yapımı birkaç basamaktan oluşan oldukça zahmetli bir süreçtir. Buna göre;
Köme üretimi sırasında içine katkı maddesi konulmadığı için doğal ve organik bir tatlı olarak değerlendirilir. Özellikle kış ayları için hazırlanan köme, kendine özgü lezzeti ile hem ara öğünlerde sağlıklı bir alternatif hem yemek sonrası tatlı isteğinin karşılanmasına yardımcı bir atıştırmalıktır.
Yüksek oranda şeker içerdiği için diyabet hastalarının dikkatli tüketmesi tavsiye edilen kömenin faydaları şunlardır:
Dut meyvesinin kendine has aroması ile farklı bir lezzete sahip olan köme, hafif ve sağlıklı bir tatlı arayışında olanlar için eşsiz bir seçenektir. Dilediğiniz her an yiyebileceğiniz tatlıyı tek başına ya da soğuk veya sıcak içeceklerle rahatlıkla tüketebilirsiniz.
Çocuklarınıza süt ile birlikte ara öğünlerde servis edebilir, sağlıklı bir atıştırmalık olarak değerlendirebilirsiniz.
Kahvaltı sonrası enerji vermesi için köme tercih ederek gün boyu enerjinizi koruyabilir, kendinizi zinde ve canlı hissedebilirsiniz. Yüksek oranda enerji içeriğine sahip olan tatlı çeşidini özellikle ikindi çaylarında misafirlerinize ikram edebilirsiniz.
Türk kahvesi ya da filtre kahve ile eşsiz bir uyum yakalayan köme, herhangi bir katkı maddesi içermediği için hamile ve emziren kadınlar tarafından da güvenle tüketilebilir.
Yüksek oranda karbonhidrat içeren köme, antrenman öncesi ve sonrasında sporcuların enerji gereksinimini rahatlıkla karşılar. Sağlıklı bir şekilde kilo almak istiyorsanız akşam yemeği sonrası tatlı tercihinizi kömeden yana kullanabilirsiniz.
Karbonhidratın yanı sıra vitamin, mineral ve protein açısından da zengin olan tatlı çeşidi, hem sporcu beslenmesinde glikojen depolarının korunmasına yardımcı olur hem de kilo almak isteyenler için sağlıklı bir ara öğün seçeneğidir.
Gümüşhane’ye özgü geleneksel bir tatlı çeşidi olan köme, sağlıklı bir tatlı çeşidi olmasının yanı sıra farklı lezzetler arayanlar için de ideal bir seçimdir. Hafifliği ve kendine has aroması ile sevilen bir tat olan pikolalı köme ve kuruyemiş türlerine Kuruyemiş Borsası aracılığı ile ulaşabilir, istediğiniz ürünü güvenle satın alabilirsiniz.
Çerezler hava ile temas ettiği zaman bayatlama tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Bunun önüne geçmek ve kına gününe kadar doğru bir şekilde muhafaza etmek, misafirlerinize sunacağınız çerezlerin kalitesini düşürmemek bakımından oldukça önemlidir. Bundan dolayı dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır:
Siz de kına gecelerinin vazgeçilmezi olan kına çerezleri ile misafirlerinizin etkinlikten memnun ayrılmalarını istiyorsanız Kuruyemiş Borsası ile dilediğiniz kına çerezi seçeneklerine hızlı ve uygun fiyata ulaşabilirsiniz! Ayrıca düğün çerezi ve nişan çerezi için de Kuruyemiş Borsası’nın en leziz ürünlerinden sipariş verebilirsiniz.
Ek olarak, kuruyemişler ile hazırlayabileceğiniz hafif tatlıları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Şerbetli bir tatlı olmasına rağmen hafifliği ile dikkat çeken kalburabastı tatlısı ismini hamurun üzerine basılan kalbur ya da kevgir izinden alır. En çok tercih edilen geleneksel Türk tatlılarından biri olan kalburabastının malzemeleri ve tarifi şu şekilde:
Hamuru için malzemeler:
Üzeri için malzemeler:
Şerbeti için malzemeler:
Kalburabastı Tatlısı Hazırlanışı:
Püf noktası: Kalburabastı hamurunu hazırlamadan önce şerbetini yapabilir, diğer hazırlıklarınızı tamamlarken şerbetin soğumasını sağlayabilirsiniz.
Osmanlı’nın en lezzetli tatlılardan biri revaniyi haşhaşla birleştiren haşhaşlı revani tatlısı, ağızda dağılan çıtır çıtır bir lezzet sunar. İster ikindi çayında ister akşam yemeğinden sonra misafirlerinize ikram edebileceğiniz bir şerbetli tatlı tarifi olan haşhaşlı revaninin malzemeleri şöyle:
Hamuru için malzemeler:
Şerbeti için malzemeler:
Haşhaşlı Revani Tatlısı Hazırlanışı:
Püf noktası: Şerbetli tatlı tarifi şerbetin soğuk, hamurun ise ılık olması üzerine kuruludur. Böylece hamur şerbeti tamamen çekerek kıvamlı bir hal alabilir. Bu nedenle öncelikle şerbeti yapıp soğumaya bırakın.
Geçmişi Selçuklular dönemine kadar dayanan ve ülkemizin hemen her bölgesinde yapılan cevizli tel kadayıf, özel gün ve davetlerin en çok sevilen şerbetli tatlılarının başını çeker. İşte ağızda dağılan çıtır çıtır lezzetiyle bir başka şerbetli tatlı tarifi olan cevizli tel kadayıfın malzemeleri:
Cevizli Tel Kadayıf Tatlısı Hazırlanışı
Püf noktası: Kadayıfın tel tel dökülmesi için şerbetin ılık, hamurun sıcak olması oldukça önemlidir. Bu yüzden cevizli tel kadayıfı yapmaya başlamadan önce şerbetini hazırlayın.
Şerbetli tatlıların yanı sıra hafif tatlıları da incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Şerbetli tatlı tarifi için kullanacağınız tüm kuruyemiş ve kuru meyve çeşitlerine Kuruyemiş Borsası aracılığı ile ulaşabilir, dilediğiniz ürünü hemen satın alarak güvenli alışverişin keyfini çıkarabilirsiniz.
Genel olarak dökme ürünler veya demlik/poşet ürünler olarak iki farklı kategoriye ayrılan siyah çaylar, ortak şekilde kaynar su kullanılarak demlenir. Sri Lanka, Hindistan, Kenya, Endonezya gibi tropik iklim bölgelerinde yetişen dökme formdaki siyah çaylar 5 ila 7 dakika, demlik/poşet formundaki çaylar ise ortalama 2-3 dakika demlenerek hazırlanır.
Evde çay yapımı için gereken süre çayın türüne ve kökenine göre değişirken Karadeniz’de yetişen siyah çayların demlenme süresi nispeten uzun olmaktadır. Karadeniz çayı demlendikten sonra uzun süre içmeye uygun şekilde ideal tadını, aromasını ve dem rengini korur, böylece uzun süre sofralara ve sohbetlere eşlik eder.
“İyi çay nasıl demlenir?” sorusuna yanıt arayan araştırmacıların yaptığı deneyler sonucunda dökme çayların ideal demlenme süresinin 18 dakika olduğu görülmüştür. Optimum tat ve aromasını bu dakika itibarıyla kazanmış olan çay, aynı zamanda çayın ve suyun miktarına göre de farklı bir tat verecektir.
Demlenmeye alınan çay yapraklarının suyun içerisinde rahatça hareket ettiğini görmeniz ve bütün yaprakların suya aynı anda temas etmesini sağlamanız önerilir. Örnek olarak 4-5 gram, yani 1 yemek kaşığı çay için demlik içerisinde 100 ml su ilave etmek yeterlidir.
“Tek demlik çay nasıl yapılır?” öğrenmek için orana dikkat etmek kadar, demleme sırasında kullanılan suyun değerlerine de dikkat etmek gerekir. Suyun pH oranı 7-7,5 aralığında olmalı, klorsuz olmasını sağlamak adına ambalajlı sular tercih edilmelidir.
Suyun çay için taze kaynatılması gerekir. Çay yaprakları, su kaynadıktan 15-20 saniye sonra demliğe tek bir noktadan eklenir ve tüm yaprakların ıslanmasına özen gösterilmesi tavsiye edilir.
Daha hızlı demlendiği ve demliğin temizliğini kolaylaştırdığı için sıklıkla tercih edilen çaylardan biri olan demlik poşet çaylar, daha az miktarda çay ile daha çok dem rengi elde etmenizi sağlayabilir. Bunun nedeni kullanılan çay yapraklarının daha küçük ve haliyle demlenen yüzey alanının artmış olmasıdır.
Ülkemizde tüketilen yerli siyah çaylar, farklı yerlerde üretilen çaylarla birlikte demlik poşetler içinde harmanlanır ve böylece demleme süresi 10-15 dakikaya kadar düşürülebilir. Böylece hazırlanan harman çaylar yaklaşık 1 saat boyunca tazelikle tüketilebilir.
Ülkemizde tüketimi giderek artan yeşil çay için tek bir demleme veya servis yönteminden bahsetmek pek mümkün değildir. Üretim şekline veya yerine bağlı olarak oldukça fazla çeşidi bulunan yeşil çay, örneğin Çin’de çok belirgin tatlarla sunulur ve farklı üretim teknikleri nedeniyle her bir türü farklı su sıcaklığında ve farklı sürelerde demlenir.
Yeşil çayı pratik bir şekilde demlemek için French Press kullanılabilir. French Press’e bir tatlı kaşığı yeşil çay ve üzerine iki çay fincanı kadar kaynamış su eklenir. 10 dakika kadar bir sürede demlenmesi yeterli olan bu çay, birden çok kez demlenebilme özelliğine de sahiptir. Elbette her demlemede aroma biraz daha azalırken kafein oranında düşme ve tatta acılaşma görülür.
Toplanması gibi hazırlanması da özen gerektiren beyaz çay, en çok merak edilen çay türlerinden biridir. Çay bitkinin tepesinde bulunan tomurcukların mümkün olduğunca korunmasıyla elde edilen beyaz çay, en az şekilde dokunularak üretildiği için hassasiyetle demlenmesi gerekir.
Beyaz çay tüketmek isteyenler için “Çay nasıl yapılır?” sorusuna verilecek ilk yanıt, 70-85°C‘de su kullanmaktır ve bu suda 2-5 dakikalık kısa bir demleme yeterli olacaktır. Kullanılan çayın üretim yerine ve özelliklerine göre ideal aromayı yakalayabilmek için dikkat edilmesi gereken süre ve sıcaklık değerleri değişebilir.
Çayın sayısız çeşide sahip olduğu ve her bir çeşidin tedaviden ağrı kesmeye, rahatlatmadan yatıştırmaya kadar pek çok farklı alanda kullanıldığı bilinir. İnsanlar tarafından tatları kadar faydalarıyla da sıkça tüketilen bu çaylar, coğrafyaya göre şekillenen bitkilerden ve meyvelerden elde edilebilir.
Elma çayı gibi meyvelerden veya adaçayı gibi dallı bitkilerden elde edilen bitki çaylarının her biri acılaşmadan tüketilmesi adına farklı demleme sürelerine sahiptir. Kendine özgü tatlara ve bileşenlere sahip olan bitki çayı için genellikle 100°C’de kaynamış su ile 5-7 dakika arası demleme süresi idealdir.
Çayın gerçek lezzetini göstermesini sağlayan su, çayınızı demlemek için tek ihtiyacınız gibi görünebilir. Öte yandan çayın istenen kusursuz aromasını verebilmesi ve günün farklı anlarına aynı yoğunlukta keyif katması için dikkat edilmesi gereken başka unsurlar bulunur.
Herkesi bir araya getiren ve herkesin ağzında lezzet dolu bir iz bırakan çayların hazırlanması sırasında dikkat edilmesi gereken bu unsurlar şöyle sıralanabilir:
Çayın demleme tekniği lezzeti üzerinde doğrudan etki gösteren en temel unsur olurken evinizden misafiri eksik etmeyen çaylar hazırlamanın sırlarından bir diğeri de kaliteli çay markalarını tercih etmektir.
Siyah çay veya bitki çayları için sayısız seçenekten bahsetmek mümkün olsa da kalitesiyle kendini ispatlamış markalara yönelmek, ideal lezzeti yakalamanın püf noktalarının başında gelir.
Çayın demlenmesinde dikkat edilmesi gereken ikinci önemli husus hangi ekipmanın ya da çaydanlık formunun tercih edileceğidir. Teknolojinin gelişmesiyle yaygınlık kazanan elektrikli çay makineleri demleme işlemini hem daha hızlı ve pratik kılabilir.
Çay demlemek için sevdiğiniz demlik türüne karar vermeniz gerekir ve kendi damak tadınıza en uygun sonucu veren demliği keşfedene dek birkaç farklı demlikle deneme yapmanız önerilir. Bu aşamada farklı sonuçlar almak için porselenden bakıra kadar pek çok farklı malzemeden üretilmiş demliği denemeniz mümkündür.
“Çay nasıl yapılır?” sorusuna verilecek en önemli yanıtlardan biri de demliğin olabildiğince kapalı kalmasını sağlamaktır. Çaya gerçek aromasını veren bileşenler uçucu özellik gösterir, bu nedenle cam demlik ya da otomatik demlik optimum lezzeti yakalamada pratiklik kazandırabilir.
Tercih edilecek olan çay demleme ekipmanının temizliğine dikkat edilmeli, plastik gibi suya tat ve koku geçiren malzemeler tercih edilmemelidir. Demlik kısmına çayla birlikte az miktarda soğuk su eklemeyi deneyin. Böylece demlikteki çay, su haznesindeki kaynar suyun buharıyla ısınan soğuk suya özünü bırakabilir.
İpuçlarına dikkat etmenizle birlikte en iyi aromayı ve doyum olmayan lezzetleri verecek farklı çayları keşfetmek için doğru yerdesiniz. Kuruyemiş Borsası’nda her biri yüksek kalitesi ile çok sevilen çay türlerini keşfedebilirsiniz. Özlediğiniz doğallığı yeniden bulmak ve en uygun fiyatlardan faydalanmak için acele edin!
Arap kökenli cezerye tatlısı, geleneksel Türk lezzeti olan lokum görünümüne sahiptir. Cezeryenin ana bileşeni havuçtur. Tatlının ismi Arapça havuç anlamına gelen “cezer” kelimesinden türemiştir.
Havuca ek olarak Hindistan cevizi ve şekerin yer aldığı cezerye üzerine ya da içine eklenen Antep fıstığı, ceviz, fındık, kayısı çekirdeği gibi yağlı tohumlar sayesinde cezerye daha besleyici ve sağlıklı hale gelir.
Yaprak ve dökme şeklinde ikiye ayrılır. Dökme cezerye, cezerye hamurunun kalıplara dökülerek dilimlenmiş halidir. Yaprak cezerye ise cezerye hamurunun ince ince yaprak şeklinde dilimlenmesi ile elde edilir.
Her iki çeşit de tat açısından aynıdır, sadece görünümleri farklıdır. Klasik cezerye çeşitlerine ek olarak sütlü, çikolata kaplı, narlı, incirli cezerye gibi farklı çeşitleri de bulunur.
Yüksek kalorili bir besin olan cezeryeyi beslenme programına eklerken dikkat etmekte fayda vardır. Fazla tüketildiğinde günlük kalori alımını artırabilir. Kilo vermek ve formunuzu korumak istiyorsanız diyetinize kısıtlı miktarda eklemelisiniz. Vücut enerjisini artırdığı için özellikle çocuklar ve sporcular için sağlıklı bir ara öğün seçeneğidir.
Cezeryenin besin değeri, üzerine ve içine eklenen Antep fıstığı, ceviz, fındık gibi yağlı tohumlarla da artar. Bu besinlerde bulunan omega 3 ve omega 6 gibi bileşenler antioksidandır. Aynı zamanda cezeryenin kendine has lezzetine lezzet katar.
Mistik bir havaya sahip olan cezerye tatlısı yapımında geleneksel yöntemler kullanılır. Cezeryeye kıvam veren havuçtaki lifler ve nişastadır. İstenilen kıvamı yakalamak için lif oranı yüksek takoz havuç çeşidi tercih edilir. Cezerye yapılışı oldukça zahmetli ve neredeyse 1-2 gün süren birkaç aşamalı bir işlemdir.
Üretimi sırasında katkı maddesi eklenmeyen cezerye, içeriğindeki havuç sayesinde pek çok vücut fonksiyonun düzenlenmesinde önemli rol oynar. Yüksek şeker oranı nedeniyle şeker hastalarının dikkatli tüketmesi önerilen cezeryenin faydaları şunlardır:
Ülkemizde olduğu kadar yurt dışında da oldukça sevilen cezerye, hafif ve sağlıklı bir tatlı arayanlar için ideal bir seçim olacaktır. Günün her anı dilediğiniz saatte tüketebileceğiniz bu tatlı çeşidi, özellikle gelişme ve büyüme çağındaki çocuklar için sağlıklı ve besleyici bir ara öğün alternatifidir. Cezeryeyi süt ile birlikte çocuklarınız için ara öğün olarak değerlendirebilirsiniz.
İkindi çayları için misafirlerinize ikram edebileceğiniz cezerye, Türk kahvesi ile eşsiz bir uyum yakalayacaktır. Ayrıca cezerye tatlısını ana yemeklerden sonra hafif bir tatlı seçeneği olarak tüketebilirsiniz.
Diğer yandan yüksek enerji içeriği sayesinde sabah kahvaltılarında da cezerye tüketebilir, böylece güne daha enerjik ve zinde başlayabilirsiniz. Katkı maddesi içermeyen bu ürünü hamileler ve emziren anneler de tadabilir.
Yüksek oranda posa içeren cezerye, bitkisel protein ve zengin enerji içeriği sayesinde sporcular için de ideal bir spor öncesi ve sonrası besini olabilir. Antrenmana gitmeden önce enerji vermesi için cezerye tüketebilirsiniz.
Geleneksel Türk tatlıları arasında özel bir öneme sahip olan cezerye, besleyiciliğinin yanı sıra kendine özgü aromasıyla da sıra dışı bir lezzettir. Sevilen bir tatlı ve atıştırmalık türü olduğu için cezeryeyi dilerseniz işletmenizin menüsüne de ekleyerek müşterilerinize leziz bir seçenek sunabilirsiniz.
Hafifliği ve geleneksel lezzeti bir araya getiren cezerye çeşitleri ve kuruyemiş türlerine Kuruyemiş Borsası ayrıcalıkları ile hemen ulaşabilir, dilediğiniz ürünü kolayca ve güvenle satın alabilirsiniz.
Cezerye, kutusu açıldıktan sonra uzun bir süre daha tazeliğini koruyabilir. Ancak serin ve kuru bir yerde, ağzı kapalı ve mümkünse cam bir kapta saklamanızda fayda var. Dilerseniz cezeryeyi derin dondurucuda da muhafaza edebilir, dilediğiniz zaman çıkarıp buzu çözüldükten sonra tüketebilirsiniz.
]]>Damla sakızı, sakız ağacının kendisini korumak için geliştirdiği bir çeşit savunma mekanizması olan sıvı haldeki reçinenin katılaşması sonucu ortaya çıkan ve tüketilebilen bir gıda ürünüdür. Mitolojik dönemlerde şifalı olduğuna inanılan damla sakızı ağacından elde edilir ve tarih boyunca da farklı amaçlarla kullanıldığı bilinir.
Reçine, yılın belli zamanlarında toplanmasının ardından çeşitli işlemlerden sonra güneş ışığında kurutularak katılaşır. Eğer üzerine yapışan herhangi bir madde varsa bunlar büyük bir özenle temizlenir ve damla sakızı elde edilmiş olur. Reçine halindeyken saydam bir renge sahip olan bu gıda, katılaştıkça açık sarımsı bir renge kavuşur.
Adını Ege Denizi’nde Yunanistan sınırları içinde kalan Sakız Adası’ndan alan bu ürün, dünyada en yaygın olarak burada üretilir. Çeşme dolayları dahil olmak üzere yer yer bütün Akdeniz kıyılarında da sakız ağaçlarına rastlamak mümkündür.
İnsanlığa sunduğu faydalar, geniş tüketim ve kullanım alanları, hoş kokusu ve tadı ile kadim zamanlardan günümüze dek hâlâ büyük bir keyifle kullanılmaya ve tüketilmeye devam edilen damla sakızının birbirinden önemli faydalarına gelin hep birlikte göz atalım.
Damla sakızı dişlerden mideye, sindirimden ağız kokusuna kadar pek çok konuda faydası ve hayatı kolaylaştıran etkileri ile bilinir. İçerisindeki doğal etken maddeler sayesinde tek başına veya çeşitli gıda maddeleriyle karıştırılarak takviye amacıyla tüketilebilir.
İyileştirici gücü Orta Çağ’da keşfedilen ve enfeksiyonlara karşı etkili olan bu ürün, antiseptik içeriğe de sahiptir ve başlıca tıp, kozmetik ve gıda sektörlerinde kullanılır. Peki damla sakızının en önemli faydaları nelerdir ve neye iyi gelir?
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanan Damla Sakızının Türk Mutfağındaki Yeri, Önemi ve Kullanım Alanları’ başlıklı makaleye göre, damla sakızı yatıştırıcı ve antibakteriyel özellikleri sebebiyle mide ve karın ağrısı rahatsızlıklarına iyi gelir.
Osmanlı tarihine dair yapılan araştırmalarda ise macun haline getirildiğinde, mide ve bağırsak sindirimini kolaylaştırmaya destek olduğu tespit edilmiştir.
Sindirim sistemini düzenleyen damla sakızı, mide ve karaciğerin düzenli çalışmasına yardımcı olabilir. Ayrıca kadın hastalıkları, soğuk algınlığı gibi durumlar üzerinde damla sakızı reçinesinin olumlu etkilere sahip olduğu da yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir.
Damla sakızının üst ve alt solunum yollarını iyileştirmeye destek olduğu bilinir. Modern tıpta kullanılan tedavileri destekleyen bu gıdanın faydaları 15. yüzyılda yaşamış ünlü hekimlerin eserlerine de konu olmuştur.
Avrupa Tıp Ajansı Bitkisel Tıbbi Ürünler Komitesi damla sakızını geleneksel bitkisel tıbbi ürün kategorisinde değerlendirmektedir. Bu değerlendirme neticesinde damla sakızının faydaları uluslararası kuruluşlar tarafından da dile getirilmiştir.
Damla sakızı ağız hijyeninin sağlanması, dişlerin beyazlatılması ve nefesin tazelenmesi gibi birçok konuda etkin rol oynayabilir. Damla sakızı çiğnendiğinde, ağızda daha fazla tükürük salgılanır ve böylece ağız içerisinde ferahlık ve tazelik hissi oluşur. Sosyal yaşamı olumsuz etkileyen ağız kokusu problemi bu sayede büyük ölçüde önlenebilir.
Yemekten sonra damla sakızı çiğnemek diş etlerini güçlendirirken, antiseptik etkisi sayesinde ağız hijyenini de artırabilir. Ağız içi bakterilere karşı antibakteriyel etki göstererek dişlerde plak oluşumuna karşı koruma sağlayabilir. Ayrıca yaşlı insanlarda zamanla görülen ağız kuruluğuna karşı damla sakızının sakinleştirici bir özelliğe sahip olduğu da bilinir.
Damla sakızı yemekten kozmetiğe, ilaç sanayisinden ev bakımına kadar birçok yerde rastlanabilen bir gıda ürünü olarak dikkat çeker. Bu derece kapsamlı bir kullanım alanına sahip olması ürünü toplum için faydalı bir konuma taşır.
Yüzyıllar boyunca doğanın sunduğu nimetlerden faydalanan insanlık; hastalıkların şifasını, yemeklerin tadını veya güzelliğin anahtarını ararken damla sakızına mutlaka rast gelmiştir. Gelin damla sakızının nasıl kullanıldığına ve kullanım alanlarına birlikte göz atalım.
Türk kahvesi keyfine farklı aromasıyla eşlik eden cazip bir seçenek olarak misafirlerinize damla sakızlı Türk kahvesi ikram edebilir, gününüzü daha keyifli bir hale getirebilirsiniz. Bu nefis içeceği evde kendiniz yapabileceğiniz gibi, hazır paketlerde sunulan çeşitlerini de tercih edebilirsiniz.
Damla sakızlı Türk kahvesi, kahvenin sert ve acı tadını kırdığından klasik Türk kahvesine alternatif arayanlar için iyi bir seçenek olabilir. Dilerseniz bu nefis tadı kahvenin yanında servis edeceğiniz minik kurabiyeler ve çikolata parçalarıyla destekleyebilirsiniz.
Damla sakızlı Türk kahvesi çeşitleri, diğer kahve türleri, lokum, kuruyemiş ve şekerlemelere toptan ve perakende olarak Kuruyemiş Borsası ayrıcalığıyla ulaşabilirsiniz.
Oldukça yoğun bir aromaya sahip olan bu gıdanın ufak bir parçası veya damlası bile yemeklere tat vermeye yeter. Özellikle tatlı tariflerine sihirli dokunuşlar yapan bir gıda ürünü olarak ev hanımlarının ve şeflerin vazgeçilmezleri arasında yer alır. Muhallebi, dondurma, kurabiye, kek ve pastalara eklendiğinde harikalar yaratır.
Tarihi oldukça eskilere dayanan damla sakızı Arap mutfağının da vazgeçilmez ürünleri arasında yer alır. Osmanlı tarihinden beri Türk mutfağında da pilav, etli yemekler, şerbet gibi sıklıkla menüde yeri olan yemeklerde damla sakızı kullanıldığı görülür.
Bu lezzetli ürünün keşfedilmesi ile birlikte dünyanın birçok yerindeki aşçı ve halk tarafından sofralara farklı bir lezzet kazandırmak amacıyla damla sakızından yararlanmaya günümüzde de büyük bir keyifle devam edilir.
Damla sakızı macunu ağız tadına önem verenlerin damaklarını şenlendirir. Damla sakızı reçeli ise hem kahvaltı sofralarının ilgi odağı haline gelir hem de tatlı tariflerine lezzet katar.
Ayrıca damla sakızlı lokma ve damla sakızlı ekmek çeşitleri de sıra dışı tatlar arayanların gönlünü fetheder. Uygun malzemelerle buluştuğunda yemeklere de eklenebilen bu lezzetli gıda Türk ve Dünya mutfağında kullanılır.
Güzel kokusundan damla sakızı sabunu, parfüm, şampuan gibi kozmetik ürünlerde sıklıkla faydalanılır. Kişisel bakım ürünlerinin güzel kokması, bakım rutinleri sırasında motive olmanızı ve ferah hissetmenizi sağlar.
Cildinizi ve saçınızı temizlerken aynı zamanda yumuşak ve hoş bir koku duymak kendinizi daha temiz ve hijyenik hissetmeniz adına önemli bir rol oynar.
Organik şampuan ve saç bakım ürünlerinin içine girerek faydalı etkilerini cilt ve saç üzerinde de gösterir. Cilt bakımında her gün kullanılan kremleri bu harika gıda ile zenginleştirmek bakım rutinlerinin daha etkili sonuçlar vermesine yardımcı olur.
Kıyafet ve çamaşır dolaplarının içine yerleştirilen damla sakızı taneleri hem oluşan küf kokusunu giderir hem de ortamda tatlı bir koku bırakarak pozitif enerji yayar. Evinizin daha temiz ve hijyenik gözükmesine yardımcı olması bakımından fayda sağlayan bu ürün, bu anlamda tercih edilebilecek en uygun alternatiflerden birisi olarak dikkat çeker.
Damla sakızı fiyatı genellikle her bütçeye uygun olmasıyla geniş bir kitleye hitap eder. Ayrıca çok az bir miktarını kullanarak etkili sonuçlar elde etmek damla sakızını daha bereketli hale getirir. Siz de böylesine doğal ve etkin bir ürünü günlük yaşamınızın çoğu alanında gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.
Anadolu'da harnup adıyla da bilinen keçiboynuzu, genelde öz ya da pekmez halinde tüketilir. Sindirim sistemi için faydalı olduğu söylenen besin, ishal ve kabızlık problemlerinin giderilmesinde çiğ olarak tüketilir.
Keçiboynuzu meyvesi, aynı zamanda kurutulup kavrulur ve toz halinde de tüketilir. Keçiboynuzu tozu asırlar önce tatlı ve hamur yapımında kullanılan bir bitkidir. Bu nedenle, tatlı ve kek yapımında keçiboynuzu tozu tatlandırıcı olarak rahatlıkla kullanılabilir.
Keçiboynuzu çiğ olarak tüketilebilen bir yiyecektir. Ancak çiğ olarak tüketilmesi uzmanlar tarafından çok fazla önerilmez. Bunun yerine pekmez ya da toz halinde tüketilmesi tavsiye edilir.
Keçiboynuzu kurusu, kurutulmuş meyveleri seviyorsanız sizin için en uygun tüketim şekli olabilir. Kurutulan keçiboynuzu meyveleri, lezzetinin yanı sıra besin değerlerinden hiçbir şey kaybetmeden sunulur.
Keçiboynuzu daha çok pekmez yapılarak tüketilir. Keçiboynuzu pekmezinin kansızlığı giderme, bağışıklığı güçlendirme, cinsel gücü arttırma, balgam ve öksürüğü giderme gibi pek çok faydası olduğu söylenir.
Geceleri uyumadan 1 saat önce keçiboynuzu pekmezi tüketmek bronşların açılması, öksürük ve balgamın giderilmesi bakımından etkili olabilir.
Keçiboynuzu tozu; kurabiye, tatlı ve kek gibi hamur işi tariflerde geleneksel olarak kullanılan unlara alternatif olarak rahatlıkla tercih edilebilir. Yüzyıllar öncesinden beri ekmek ve tatlı yapımında kullanılan bu muhteşem yiyeceği günümüzde kolayca bulmak ve sofralara taşımak mümkündür.
Keçiboynuzu, çekirdekleri ile birlikte preslenerek öz haline getirilebilir. Çeşitli gıdaların üretiminde stabilize edici madde olarak kullanılan keçiboynuzu özü, aynı zamanda çikolata aroması elde etmek için de tercih edilir.
Keçiboynuzu özü, harnup özü adıyla da bulunabilir. Pekmezine kıyasla daha konsantre ve daha kıvamlı bir yapıya sahiptir, aynı zamanda farklı tarifler için sulandırılarak kullanılması da mümkündür.
Keçiboynuzu kürü pek çok rahatsızlığın önlenmesi ve tedavisi için kullanılabilir. Bazı keçiboynuzu kürü örnekleri şunlardır:
1 bardak sıcak keçi sütü içerisine 2 tatlı kaşığı keçiboynuzu tozu eklenerek elde edilen kür, kan şekerini dengelemek için kullanılabilir. Bu kür sabah ya da akşam içilerek tüketilebilir.
1 tatlı kaşığı keçiboynuzu pekmezi içerisine birkaç damla kadar limon suyu eklenerek öksürük için kür elde edilebilir. Bu kür her sabah aç karnına tüketilebilir.
Peki “keçiboynuzu içilir mi?” diye de merak edenlerden misiniz? Evet, yukarıdaki tüketim yollarına ek olarak keçiboynuzunu çay halinde de tüketebilirsiniz. Özellikle tatlı ihtiyacı hissettiğiniz anlarda muhteşem bir alternatif olan keçiboynuzu çayını hazırlamak ise oldukça kolay.
Keçiboynuzu çayı yapmak için yarım litre kaynar su içerisine 4-5 adet keçiboynuzu meyvesi küçük parçalara bölünerek atılır. Meyveler kapağı açık haldeki bir tencerede 5-6 dakika kadar kaynatılır.
Kaynayan çay biraz ılıdıktan sonra keçiboynuzu parçaları süzülür. Süzülen keçiboynuzu suyu aynı gün ve sonrasında 2 ay süreyle, günde 1 bardak olmak üzere içilebilir.
Keçiboynuzu günde en fazla 2-3 adet tüketilmelidir. Fakat, çiğ tüketmek yerine pekmez ya da kür halinde tüketmek sağlık açısından daha faydalı olabilir.
Keçiboynuzunun sağlık açısından birçok önemli faydası olduğu bilinir. Üst solunum yolu hastalıklarından cilt sağlığına kadar keçiboynuzunun faydaları aşağıdaki gibi listelenebilir:
Keçiboynuzunu beslenme rutininize dahil ederek sağlığınız açısından faydalı bir tercih yapabilirsiniz. Farklı şekillerde tüketilebilen bu besini diyet programlarınıza uygun olacak şekilde ve mutlaka bir uzmana danışarak günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz.
Siz de keçiboynuzunun lezzet dolu dünyasıyla tanışmak isterseniz hemen şimdi toptan kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası üzerinden ürünleri inceleyebilir ve kolay bir şekilde sipariş verebilirsiniz. Dilerseniz kuru incir, kuru üzüm, kuru kayısı gibi diğer besleyici ve lezzetli kuru meyvelere de göz atabilir, sofralarınıza sağlık getirebilirsiniz.
Meyvenin yağ içeriğinin %5’i çoklu doymamış, %6.5’i tekli doymamış ve %88.5’i doymuş yağ asitleridir. Hindistan cevizini farklı yapan ise yağ asitlerinin cinsidir. Sindirimi kolay olan uzun zincirli yağ asitleri içerdiği için Hindistan cevizindeki yağdan, vücut kolayca enerji elde edebilir.
Hindistan cevizi kalori yüksekliği de içeriğindeki bu yüksek yağ oranından gelir. Hindistan cevizi kalori ve besin değeri, gıdanın taze ya da kuru olmasına göre farklılık gösterir:
Antioksidan vitamin ve mineraller açısından zengin bir meyve olan Hindistan cevizi, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun enfeksiyonlara karşı mücadelesini destekler. Hindistan cevizinin diğer faydaları ise şunlardır:
Kendine özgü bir aroma ve lezzete sahip olan Hindistan cevizi isteğe göre taze olarak tüketilebilir. Ancak ülkemizde yetiştiriciliği pek yapılmaz. Bu nedenle Türk yemek kültüründe Hindistan cevizi diğer yöresel meyveler kadar tercih edilmez.
Genel olarak ülkemizde Hindistan cevizinden elde edilen Hindistan cevizi yağı, Hindistan cevizi kurusu, Hindistan cevizi tozu ve Hindistan cevizi unu kullanılır. Hindistan cevizi ve ürünlerini nasıl kullanabileceğinize dair önerileri aşağıda başlıklar halinde inceleyebilirsiniz:
Hindistan cevizinin püre haline getirilip fırında kurutulmasıyla elde edilen Hindistan cevizi unu, özellikle gluten hassasiyeti olan çölyak hastaları tarafından rahatlıkla kullanılabilir.
Hindistan cevizi ununu buğday unu ile karıştırabilirsiniz. Böylece buğday, unun besin değerini artırabilir. Bu karışım ile kek, kurabiye, börek hazırlayabilirsiniz.
Hindistan cevizinin olgunlaşma evresine gelmeden yeşil renkli halinden elde edilen Hindistan cevizi suyu, hafif tatlı bir aromaya sahiptir. Antioksidan içeriği oldukça yüksek olan Hindistan cevizi suyu, aynı zamanda sıvı elektrolit içeriğiyle de adından söz ettirir.
Yoğun bir antrenman programına sahip sporcular için eşsiz bir enerji içeceği olarak önerilebilir. Hindistan cevizi suyu, tek başına tüketilebileceği gibi meyve suyu, bitki çayları ve suyun içine eklenerek içilebilir.
Ancak yüksek oranda vitamin, mineral ve antioksidan bileşen içerdiği için günde 200 mililitrenin üzerinde, yani yaklaşık bir bardaktan fazla içilmesi mide problemlerine yol açabilir.
Hindistan cevizi tozu, bir diğer adıyla Hindistan cevizi rendesi meyvenin en çok tüketilen formlarından biridir. Hindistan cevizinin rendelenerek kurutulması sonucu elde edilen ürünü dilerseniz evinizde de kolayca yapabilirsiniz.
Hindistan cevizinin kabuğunu keskin ve büyük bir bıçak yardımıyla kırıp soyun. Soyduğunuz cevizi ikiye böldüğünüzde tam orta kısmında özü olarak nitelendirilen suyu bulunur.
İçindeki beyaz etli kısmı geniş bir kaba rendeleyin. Rendelediğiniz Hindistan cevizini, fırın tepsisine yayın ve önceden 180 dereceye ayarlanmış fırında 10 dakika pişirin ya da güneş almayan bir yerde kurutun.
Dilerseniz rendelediğiniz Hindistan cevizini ağzı sıkı bir saklama kabı ya da streç filme sararak derin dondurucuya da atabilirsiniz. Hindistan cevizi tozu genellikle pasta, kurabiye, kek gibi tatlı hamur işlerinde kullanılır.
Son yılların sağlık trendlerinde yerini alan Hindistan cevizi yağı, soğuk pres yöntemiyle elde edilir. Bu nedenle oldukça aromatik ve kendine has bir lezzete sahiptir.
Doymuş yağ içeriği nedeniyle oda sıcaklığında katı halde olan Hindistan cevizi yağı, hemen her türlü yemeğe eklenip kullanılabilir. İster sebzeli tariflere, ister makarna ya da pilava, isterseniz de et yemeklerine ekleyebilirsiniz.
Oda sıcaklığında katı olması nedeniyle soğuk meze ve salatalarda pek tercih edilmez ancak çorbalara eklenebilir. Kek, pasta ve böreklerde kullanabilir, sandviç ve tostlara Hindistan cevizi yağı sürebilirsiniz. Kurşun geçirmez kahvenizde şeker ya da krema yerine kullanabilirsiniz. Bu yağ ile omlet yapabilir ve mısır patlatabilirsiniz.
Hindistan cevizi kurusu, meyvenin daha büyük parçalara ayrılarak kurutulması ile elde edilir. Çıtır çıtır yapısıyla hemen herkes tarafından sevilen ürün, kuru meyve ve çerez gibi tüketilebilir.
Dilerseniz tek başına dilerseniz kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı gibi diğer kurutulmuş meyvelerle karıştırarak ara öğünlerinize sağlıklı bir alternatif geliştirebilirsiniz.
Salatalara ekleyebilir, smoothie’leri Hindistan cevizi kurusu ile süsleyerek içeceğin besin değerini artırabilirsiniz. Kahvaltıda müsli ve süt ile birlikte tüketebilir, ara öğünlerde yoğurdun içine ekleyebilirsiniz.
Damaklarda kalıcı bir aroma bırakan lezzeti ve besleyici özellikleriyle sevilen Hindistan cevizi kurusu, popülaritesini daha uzun yıllar kaybetmeyeceğe benziyor.
Eğer siz de evinizde ailenizle tüketmek veya işletmenizde müşterilerinizin bu talebini karşılamak istiyorsanız, Hindistan cevizi kurusu ve diğer kuruyemiş çeşitlerine Kuruyemiş Borsası ayrıcalıkları ile hemen ulaşabilir, dilediğiniz lezzeti kolayca satın alabilirsiniz.
]]>Her biri sağlıklı ve doğal şifa kaynağı olan bitki çayları, yüzyıllardan beri yalnızda ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde tüketiliyor.
Elde edilme yöntemi çeşitli baharat, ot ya da bitkilerin kurutulması olan çaylar, hem soğuk hem de sıcak olarak demlenebilen ve içilebilen içecekler olarak öne çıkıyor.
Tarihte ilk olarak Çin’de kurulan Kubilay Hanedanlığı’nda tedavi amaçlı olarak tüketildiği kaydedilen bitkisel çaylar, 2006 yılında ülkemizde ulusal bir maddi olmayan kültürel miras olarak kabul edilmiştir.
Bitki çayları, faydaları ile birbirlerinden ayrılmalarının yanı sıra farklı damak zevklerine de hitap etmektedirler. Adaçayı, ıhlamur, rezene çayı, nane limon, yasemin çayı, papatya çayı gibi daha pek çok çeşidi bulunmaktadır.
Genellikle kafein içermeyen bu çaylar, şekerli, asit ya da kimyasal içeren içeceklere göre çok daha faydalı ve sağlıklıdır. Sahip olduğu özellikler ve sağlığımıza katkılar nedeniyle bitkisel çaylar hayatımızın vazgeçilmezi olmuştur.
Peki ama ofisteki çekmecemizde, çantamızda, mutfağımızda kısacası elimizin altında her daim ulaşabileceğimiz yerlerde bulundurmamız gereken bitki çayları hangileridir? Bu çaylar nasıl demlenir ve servis edilir? Tüm merak ettiklerinizin yanıtını öğrenmek için içeriğimizi okumaya devam edebilirsiniz.
Pek çok kadın için sancılı geçen menstrüasyon döneminde, başa çıkılması zor ağrıları azaltmak için başvurulan doğal tedavi yöntemlerinden biri de adet söktürücü bitki çayları.
Adet döneminde yaşanan sancılar her ne kadar herkes için farklılık gösterse de sözü edilen çaylar, ilaç tüketmek istemeyen kadınlar için hayat kurtarıcı nitelikte. İşte adet söktürücü özellikte olan ve her kadının gönül rahatlığı ile tüketebileceği bitki çayları!
İçerisinde bulunan doğal östrojen sayesinde adaçayı, adet söktürücü olarak tüketilen çaylardan biridir. Bunun yanı sıra menopoz döneminde görülen aşırı terleme veya ateş basması gibi sorunların çözümü için de pek çok kadın adaçayı tüketmektedir.
Elbette adaçayının tek faydası adet söktürücü nitelikte olması ve bu soruna odaklanması değil. Adaçayı tüketiminin sizlere sağlayacağı diğer faydaları şöyle sıralamak mümkün:
Adaçayı Yapılışı:
Taze ya da kurutulmuş adaçayı, yaprakları ile son derece pratik bir şekilde hazırlayabileceğiniz bir bitki çayı. Adaçayı yapımında her ne kadar kaynatma yöntemi de tercih edilse de demleme yönteminin daha sağlıklı olduğunu söylemek mümkün.
Tek yapmanız gereken ise bir bardak kaynar suya bir tutam adaçayı ilave etmek ve demlenmesi için 10 dakika bekletmek. Sonrasında adet döneminiz boyunca tüketebilir, ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz!
Bilim camiasında “Zingiber Officinale” olarak adlandırılan zencefil limon çayı, pek çok faydasının yanı sıra adet söktürücü olarak da tüketiliyor. Antienflamatuar özelliklere sahip, hafif baharatlı bir lezzete sahip olan zencefil çayının diğer faydaları ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Zencefil Çayı Yapılışı:
Güçlü bir aromaya sahip olan zencefil çayı yapımında ölçüler konusunda çok hassas davranılması gerekir. Bir bardak sıcak su için bir çay kaşığı toz zencefilin ideal oran olduğunu söylemek mümkün. Demlenmesi için ise yaklaşık 10 dakika yeterli olacaktır.
Zencefil çayı demlendikten sonra damak zevkinize uygun ise limon suyu veya bal katabilirsiniz.
Şifalı etkilerinden yararlanmak için her gün iki bardak zencefil çayı içmek yeterlidir çünkü fazla tüketilmesi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Sabahları aç karna içebileceğiniz zencefil çayını geceleri uyumadan önce de süt ile birlikte tüketebilirsiniz.
Kendine has aroması ve kokusu ile yemeklere tat karmasıyla tanıyıp bildiğimiz kekik, çay formunda da tüketiliyor. Anti-spazmodik özellikleri ile adet gecikmesi yaşayan kadınların adet söktürücü olarak tükettikleri, kramp şeklinde görülen adet dönemi ağrılarını azaltan kekik çayının diğer faydaları ise şu şekilde;
Kekik Çayı Yapılışı:
Diğer bitki çayları gibi kekik çayının da yapımı son derece pratiktir. Tek yapmanız gereken bir tatlı kaşığı kuru kekik ya da 2 dal taze kekiği bir fincan sıcak suyun içerisinde yaklaşık 10-15 dakika boyunca demlemek.
Faydalarından yararlanmak için haftada 3-4 kez kekik çayı içebilirsiniz. Öte yandan alerjik bir bünyeniz varsa kekik çayı tüketiminde dikkatli olmanız gerektiğini de belirtelim.
Yazımızın bu bölümünde adet söktürücü özelliği nedeniyle en çok tüketilen bitki çaylarını sıraladık. Elbette adet söktürücü çaylar yalnızca söz ettiklerimizle değil. Biberiye çayı, kantaron, civanperçemi gibi çaylar ve bitkiler de adet söktürücü çaylar arasında sıralanabilir.
Sağlığa yararlı yönleri ile herkesin günlük rutinine gönül rahatlığı ile ekleyebileceği bitki çaylarının farklı bünyeler için farklı etkiler sağladığını söylemek mümkün.
Yani daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi bazı bitki çayları kansızlığı giderme noktasında fayda sağlarken bazıları da uykusuzluğu getirmek üzere tüketilir. İşte uykusuzluk problemini ortadan kaldıran, uyku getiren bitki çayları ve yapımı!
Uykusuzluğu gidermek üzere tüketilen bitki çayları arasında en bilineni rezene çayıdır. Rahatlatıcı yönüyle sakinleştirici bir etki oluşturan rezene çayı, gece boyunca istediğiniz gibi verimli bir uyku uyumanıza yardımcı olmaktadır.
Keskin kokusu ile bilinen rezene çayının faydaları elbette ki yalnızca bununla sınırlı değil.
Rezene Çayı Yapılışı:
Rezene çayının yapımının da diğer diğer çaylar ile benzer mantıkta olduğunu söylemek mümkün. Rezene çayı yapımı için yaklaşık olarak 2 çay kaşığı ezilmiş rezene tohumunu 1 fincan sıcak suyun içerisinde 5 dakika boyunca demledikten sonra içebilirsiniz.
Güne keyifle başlamak için sabahları, geceleri deliksiz bir uyku çekmek için de akşamları bir fincan rezene çayı tüketebilirsiniz. Her ne kadar faydalı özellikleri epey fazla olsa da rezene çayının dikkatli tüketilmesi gerektiğini belirtelim. Eğer herhangi bir rahatsızlığınız varsa tüketmeden önce doktorunuza danışmanızı tavsiye ederiz.
Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yetiştirilebilen melisa çayı, oğul otu ve mavi balsam olarak da bilinmektedir. En sevilen bitki çayları arasında yer alan melisa çayı, aynı zamanda krem ve yağ olarak da kullanılabilmektedir.
Melisa çayının bünyede oluşturmuş olduğu sakinleştirici etki, bu hem lezzetli hem de faydalı çayın uykusuzluk problemi yaşayan kişiler tarafından da tüketilmesine önayak olmuştur. Melisa çayının diğer faydalarını ise aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
Melisa Çayı Yapılışı:
Sedatif etkisi ile uyku düzeni oluşturmanıza katkıda bulunan melisa çayının özellikle geceleri hemen uyumadan önce tüketmeniz önerilmektedir. Melisa çayı hazırlarken uyguladığınız demleme yönteminin doğruluğundan emin olmanız önemlidir.
En doğru demleme tekniği ise suyu ve melisa otunu beraber kaynatmak yerine su iyice kaynadıktan sonra taze melisa otunu kaynayan suya atmak şeklindedir. Böylece hem çayınızın tadı acı olmaz hem de faydalı özelliklerini kaybetmez.
Melisa ve rezene çayının yanı sıra genellikle soğuk algınlığına karşı olan etkileri ile bilinse de yatmadan önce içeceğiniz bir fincan ıhlamur sizi sakinleştirir ve huzur dolu bir uyku ile buluşturur. Ek olarak nane ıhlamur, lavanta çiçeği ve çarkıfelek de uykusuzluğa iyi gelen ve sakinleştirici bitki çayları arasındadır.
Uykusuzluğa iyi gelen bitki çayları arasında yer alan bir diğer çay çeşidi de nane limon. Nane limonun yapımı ve faydaları hakkında detaylı bilgi edinmek için Nane Limon Nedir? Nasıl Yapılır? başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Bitki çayları, uykusuzluğa iyi gelmesi, sakinleştirmesi, grip ve soğuk algınlığını iyileştirmeye katkıda bulunması gibi özelliklerinin yanı sıra zayıflamaya yardımcı olması nedeniyle de tüketiliyor. İşte kilo vermek isteyen kişilerin tüketmesi ve yaptığı egzersizler ile desteklemesi gereken çaylar!
Birçok faydası ile öne çıkan biberiye çayının, vücutta yarattığı etkilerden bir tanesi de sindirim problemlerinin önüne geçmesi. Özellikle yemeklerden hemen sonra tüketildiğinde hazmı kolaylaştıran bu enfes çay kabızlığa da iyi gelmektedir. Bu yüzden kilo vermek isteyen kişiler için idealdir.
Biberiye çayı bunların yanı sıra:
Biberiye Çayı Yapılışı:
Akdeniz ikliminde yetişen ve sofralarımızdaki yemeklere de tat katan biberiye çayını hazırlamak için 1 bardak kaynamış suya 1 çay kaşığı kurutulmuş biberiye bitkisi ilave ederek demlemeniz yeterli olacaktır. Yaklaşık 5 dakika boyunca beklettikten sonra afiyetle tüketebilirsiniz. Daha faydalı olması için içerisine dilerseniz bal ya da limon da ekleyebilirsiniz.
Adeta bir C vitamini deposu olan kuşburnu çayı da özellikle kabızlık sorunu ile karşılaşanlar için şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. İçeriğinde bulunan pektin sayesinde bağırsak sorunlarını gidermeye yardımcı olan kuşburnu çayı, sindirimi kolaylaştırarak kilo problemlerinin öne geçiyor. Diyet yapanların beslenme rutinine mutlaka eklemesi gereken içeceklerden biri olan kuşburnu aynı zamanda;
Kuşburnu Yapımı:
Çok pratik bir şekilde hazırlayabileceğiniz kuşburnu çayının yapımı için ilk olarak 6-7 adet kuşburnunu bir fincan kaynamış suda demleyebilirsiniz. Demleme süresini uzattığınızda içeriğinde bulunan C vitamini miktarı da azalacaktır. Bu nedenle ideal demleme süresi 10 dakikadır.
Biberiye ve kuşburnu çaylarının yanı sıra ısırgan otu ve melisa çayı da zayıflama konusunda etkili olan çaylar arasında yer almaktadır.
Bu yazımızda sizler için en faydalı bitki çaylarını ve demleme yöntemlerini sıraladık. Tüm bu özellikleri, bitki çaylarının iyileştirici gücünü ortaya koymakta ve onları günlük hayatın olmazsa olmazı haline getirmektedir.
Bitki çaylarının gereğinden fazla tüketilmesi, vücudunuza zarar verebilir. Bu nedenle mutlaka önerildiği kadar ve önerildiği şekilde içilmelidir. Eğer bir sağlık sorununuz varsa bu konu hakkındaki en detaylı bilgiyi doktorunuzdan öğrenebilir, bitki çayları tüketimine doktorunuzun önerileri doğrultusunda devam edebilirsiniz.
Öte yandan sağlığınıza herhangi bir zararda bulunmasını önlemek adına tükettiğiniz bitki çaylarının taze ve kaliteli olması da dikkat edilmesi gereken bir başka ayrıntı. Bu doğrultuda en taze, kaliteli ve yararlı bitki çayları için toptan kuruyemişin adresi Kuruyemiş Borsası’nı tercih edebilirsiniz.
Son olarak sizler için hazırlamış olduğumuz diğer içerikler için blog sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın.